sözleşme ve fesih tarihinde yürürlükte olup olayda uygulanması gereken Borçlar Kanunu'nun*maddesi yollamasıyla aynı Kanun'un * maddesinde gösterilen "kesinti yöntemi" esas alınarak hesaplanması gerekir. Kesinti yöntemine göre yüklenicinin fesih sebebiyle yapamadığı sözleşmekonusu işlerin geri kalan kısmından dolayı mahrum kaldığı kâr kaybının, öncelikle yapılmayan işin sözleşmenin feshi tarihindeki bedelinin (eser tamamlanmış, borç ifa edilmiş olsaydı yüklenicinin eline geçecek bedel ile sözleşmesine göre yapılan imâlat sebebiyle yükleniciye ödenen ya da ödenecek bedel farkı) tespit edilmesi, bulunacak bu bedelden yüklenicinin işi fesih sonucu tamamlamaması sebebiyle sağladığı tasarruf (malzeme, işçilik, sigorta, vergi vs. masraflar) ile bu süre içinde başka bir iş yapıp çalışmışsa ya da başka bir iş yapmaktan kaçınmışsa kazanabileceği miktarlar belirlenip bulunacak bu miktarların ilk olarak bulunan yapılmayan iş bedelinden çıkartılarak hesaplanması gerekir…. O halde mahkemece kâr kaybının az yukarıda açıklanan ilke ve yönteme uygun olarak hesaplanması için yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, iş sahibi tarafından feshedilmeyen ayakta olan sözleşmeye dayalı kâr kaybı hesabı yapan rapora itibarla yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.

<![CDATA[

T.C. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi

Esas No:2015/4708 Karar No:2016/2308 K. Tarihi:14.4.2016 Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiş, davacılar-birleşen dosya davalılar vekili tarafından duruşma istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı-birleşen dosya davalısı … vekili Avukat … geldi. Davalı birleşen dosya davacı vekili gelmedi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacı-birleşen dosya davalısı … avukatı dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü: – K A R A R – Asıl ve birleşen dava eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup, davacı arsa sahipleri tarafından açılan asıl davada feshedilen 18.02.2011 günlü sözleşme nedeniyle davalı yükleniciye verilmiş olan her biri 25.000,00’er TL’lik toplam 75.000,00 TL tutarlı üç adet çekten dolayı borçlu olmadığının tespiti, yüklenici tarafından açılan ve birleştirilen davada ise feshedilen sözleşme nedeniyle yapılan giderler ile haksız fesih nedeniyle uğranılan kâr kaybı talep edilmiş, mahkemece asıl ve birleşen davanın kabulüne dair verilen karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir. 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre taraf vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2-Yanlar arasında 18.02.2011 ve 22.02.2011 tarihli iki ayrı sözleşme akdedilmiştir. İlk sözleşme eğitim ürünleri satışına, ikinci sözleşme ise isim hakkına ilişkindir. Davacı iş sahipleri …. Noterliği’nden keşide ettikleri 01.06.2011 gün ve 12560 yevmiye sayılı ihtarname ile eğitim ürünleri satışına ilişkin 18.02.2011 tarihli sözleşmeyi feshetmişlerdir. Mahkemece alınan 28.08.2014 tarihli bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere teslim zamanı gelmeden bu sözleşmenin tek taraflı feshinde davacı iş sahipleri kusurludur. Asıl davada davalı ve birleşen dava dosyasında davacı olan yüklenici, 18.02.2011 tarihli sözleşmedeki edimlerini fesih nedeniyle yerine getirme imkânı bulamadığından mahkemece sözleşme gereği verilen çeklerden dolayı davacı iş sahiplerinin borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Ancak birleşen davada davacı yüklenici feshedilen 18.02.2011 tarihli sözleşmeye dayanarak gider ve kâr kaybı talep ettiği halde, mahkemece alınan 28.08.2014 tarihli bilirkişi raporunda feshedilmeyen ve ayakta olan 22.02.2011 tarihli sözleşmeye göre kâr kaybı hesaplanması doğru olmamıştır. Bu nedenle 18.02.2011 tarihli eğitim ürünleri satış sözleşmesinin feshinde iş sahibi haksız olduğundan davalı ve birleşen dosya davacısı yüklenici kâr kaybı istemekte haklıdır. Bunun miktarının da sözleşme ve fesih tarihinde yürürlükte olup olayda uygulanması gereken 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 356. maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 325. maddesinde gösterilen “kesinti yöntemi” esas alınarak hesaplanması gerekir. Kesinti yöntemine göre yüklenicinin fesih sebebiyle yapamadığı sözleşme konusu işlerin geri kalan kısmından dolayı mahrum kaldığı kâr kaybının, öncelikle yapılmayan işin sözleşmenin feshi tarihindeki bedelinin (eser tamamlanmış, borç ifa edilmiş olsaydı yüklenicinin eline geçecek bedel ile sözleşmesine göre yapılan imâlat sebebiyle yükleniciye ödenen ya da ödenecek bedel farkı) tespit edilmesi, bulunacak bu bedelden yüklenicinin işi fesih sonucu tamamlamaması sebebiyle sağladığı tasarruf (malzeme, işçilik, sigorta, vergi vs. masraflar) ile bu süre içinde başka bir iş yapıp çalışmışsa ya da başka bir iş yapmaktan kaçınmışsa kazanabileceği miktarlar belirlenip bulunacak bu miktarların ilk olarak bulunan yapılmayan iş bedelinden çıkartılarak hesaplanması gerekir. O halde mahkemece kâr kaybının az yukarıda açıklanan ilke ve yönteme uygun olarak hesaplanması için yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, iş sahibi tarafından feshedilmeyen ayakta olan sözleşmeye dayalı kâr kaybı hesabı yapan rapora itibarla yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle tarafların sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle kararın taraflar yararına BOZULMASINA, 1.350,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacı birleşen davanın davalısı iş sahiplerinden alınarak Yargıtay’daki duruşmada vekille temsil olunan davalı birleşen dosyanın davacısı yükleniciye verilmesine, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilmediğinden davalı birleşen dosya davacısı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz eden taraflara geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 14.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.]]>