sözleşmenin tek taraflı olarak feshedildiğini, davalıya * TL hakediş ödemesi yapıldığını, bakiye *TL’nin ödenmediğini, davalının edimlerini sözleşmeye uygun olarak yerine getirmediğini, imalatta yanlış beton kullanıldığını, kalıp hataları olduğunu, şantiye sahasında güvenlik önlemlerinin alınmadığını, bu husustaki bildirimlere uyulmadığını, idarece bildirilen eksiklerin giderilmediğini, fesih sonrası * tarihinde mimarlık bölümü öğretim üyelerine yaptırılan kontrolde inşaatın ince yapısındaki hataların yanında, binanın kaba yapısında, taşıyıcı sisteminde beton donatılardaki hasar ve hataları ile taşıyıcı kolonların kesilmiş olması gibi yüksek riske sokacak uygulamaların yapıldığından inşaatın bu haliyle devam edilip bitirilmesinin kullanıcıları için hayati tehlikeler yaratabileceği hk

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TARİHİ : 09/11/2017

NUMARASI : 2013/171 Esas, 2017/887 Karar,

DAVANIN KONUSU: Tazminat

Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :

Davacı vekili, taraflar arasında düzenlenen 25/07/2008 tarihli sözleşme ile davalının Beşiktaş Ortaköy yurt inşaatı işini 2.523.000,00 TL anahtar teslimi götürü bedel üzerinden üstlendiğini, davalıdan kesin teminat olarak 151.380,00 TL alındığını, davalının işi yasal süresi olan 29/09/2010 tarihinde tamamlayamadığından müvekkili tarafından 20/10/2010 tarihinde 4735 sayılı Kanun’un 22. Maddesine göre sözleşmenin tek taraflı olarak feshedildiğini, davalıya 1.979.271,30 TL hakediş ödemesi yapıldığını, bakiye 543.728,70 TL’nin ödenmediğini, davalının edimlerini sözleşmeye uygun olarak yerine getirmediğini, imalatta yanlış beton kullanıldığını, kalıp hataları olduğunu, şantiye sahasında güvenlik önlemlerinin alınmadığını, bu husustaki bildirimlere uyulmadığını, idarece bildirilen eksiklerin giderilmediğini, fesih sonrası 25/01/2012 tarihinde mimarlık bölümü öğretim üyelerine yaptırılan kontrolde inşaatın ince yapısındaki hataların yanında, binanın kaba yapısında, taşıyıcı sisteminde beton donatılardaki hasar ve hataları ile taşıyıcı kolonların kesilmiş olması gibi yüksek riske sokacak uygulamaların yapıldığından inşaatın bu haliyle devam edilip bitirilmesinin kullanıcıları için hayati tehlikeler yaratabileceğinin tespit edildiğini, bu rapora göre yaptırılan güçlendirme işinin de 60.004,45 TL’ye yaptırıldığını, davalı tarafından zamanında bitirilmeyen inşaatın kalan kısmının yapımı için 23/12/2011 tarihinde …İnşaat Tasarım Dan. San.Tic.Ltd.Şti ile 1.150.000,00 TL bedelli sözleşme imzalandığını, ikinci ihalenin daha yüksek bedele yapılması ve yapılan işlerin usulüne uygun gerçekleştirilmemesinden dolayı 514.891,30 TL’lik kamu zararı meydana geldiğini belirterek, davacı idarenin 514.891,30 TL kamu zararının dava tarihi itibariyle ticari faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin üstlendiği işin %86,35’lik kısmını tamamladığını, 4735 sayılı Kanun’un 20/a bendi gereğince “ihale dökümanında belirlenen oranda gecikme cezası uygulanmak üzere, idarenin en az 20 gün süreli ve nedenleri açıkça belirtilen ihtarına rağmen durumun devam etmemesi halinde” sözleşmenin feshedilebileceğini, davacının inşaatı keyfine göre durdurduğunu, ek taleplerde bulunduğunu, imalat değişiklikleri yaptırıldığını, bu durumun işin uzamasına sebep olduğunu, idarenin projesine göre imalat yapıldığını, alınan betonların kalitesinin müvekkilince bilinemeyeceğini, davalı idarece fesihten 1 sene sonra yeni sözleşme imzalandığını, bu bekleme nedeniyle oluşan zararların müvekkiline yüklenemeyeceğini, İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2010/1074 D.iş sayılı dosyası üzerinden yapılan tespitte tamamlanan kısım için müvekkilinin 235.114,91 TL hakediş alacağı bulunduğunun belirlendiğini, yeniden yapılan ihalede muhtemelen ek talepler olduğundan yüksek maliyet çıktığını, müvekkilinin işi kusurlu yaptığına ilişkin iddianın doğru olmadığını, 60.000,00 TL güçlendirme yapılmasına ilişkin iddianın da asılsız olduğunu, süre uzatım taleplerinin karşılanmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, taraflar arasında düzenlenen 25/07/2008 tarihli eser sözlemesinin süresinin 29/09/2010 tarihinde sona ermesi nedeniyle davacı tarafça 20/10/2010 tarihinde 4735 sayılı Kanun’un 20/a ve 22. Maddeleri gereğince sözleşmenin feshedildiği, alınan bilirkişi raporlarında davacının sözleşmeyi fesihte haklı olduğunun tespit edildiği, yapılan bu tespitin “işin süresinin 29/09/2010 tarihinde dolması ve 20/10/2010 fesih tarihi itibariyle işin %13,65’lik kısmının tamamlanmamış olması, yapılan işte beton kalitesi ve betonarmedeki sorunlar ile davalının teknik ekip eksikliğinin bulunması” nedenleriyle sabit görüldüğü, davacı fesihte haklı olduğundan tazminat talebinde bulunabileceği, 11/07/2017 tarihli üçüncü bilirkişi raporunda tespit edilen 60.004,00 TL güçlendirme bedeli ile davacının ikinci defa ihale yapması nedeniyle oluşan 33.391,00 TL ihale farkından oluşan toplam 93.395,00 TL üzerinden davanın kabulü gerektiği gerekçeleriyle, davanın kısmen kabulü ile, 93.395,00 TL’nin dava tarihinden itibaren ticari faizi ile davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir. Mahkemece verilen karara karşı, taraf vekillerince istinaf talebinde bulunulmuştur. Somut olayda, taraflar arasında düzenlenen 25/07/2008 tarihli …Yapım İşine ait sözleşme ile, 2.523.000,00 TL anahtar teslimi götürü bedel üzerinden yurt inşaatı yapımı kararlaştırılmıştır. Yapım İşleri Genel Şartnamesi sözleşmenin ekleri arasındadır. Sözleşmenin 26. Maddesinde “yüklenicinin taahhüdünü ihale dökümanı ve sözleşme hükümlerine uygun olarak yerine getirmemesi veya işi süresinde bitirmemesi halinde ihale dökümanında belirlenen oranda gecikme cezası uygulanmak üzere, idarenin en az 20 gün süreli ve nedenleri açıkça belirtilen ihtarına rağmen aynı halin devam etmesi durumunda, ayırca protesto çekmeye gerek kalmaksızın kesin teminat ve varsa ek kesin teminatlar gelir kaydedilir ve sözleşme feshedilerek hesabı genel hükümlere göre tasfiye edilir.” hükmü, 27. Maddesinde ise “sözleşmenin idarece veya yüklenici tarafından feshedilmesine ilişkin şartlar ve diğer hususlarda 4735 sayılı Kanun ve YİGŞ hükümleri uygulanır.” hükmü düzenlenmiştir. Davacı idarece sözleşmenin feshi sonrasında yeniden ihaleye çıkılarak yeni yüklenici….San.ve Tic.Ltd.Şti ile 1.150.000,00 TL toplam bedel üzerinden 23/12/2011 tarihli anahtar teslimi götürü bedelli ikmal inşaatına ilişkin sözleşme imzalanmıştır. Davacı ile davalı idare arasındaki sözleşmenin 26. Maddesinde yüklenicinin edimini ihale dökümanı ve sözleşme hükümlerine uygun olarak yerine getirmemesi veya süresinde bitirmemesi halinde ceza uygulanmak üzere, idarenin en az 20 gün süreli ve nedenleri açıkça belirtilen ihtarına rağmen aynı halin devam etmesi durumunda sözleşmenin feshedilerek hesabın genel hükümlere göre tasfiye edileceği hükme bağlanmış olmasına rağmen, idarece gönderilen 04/10/2010 tarihli ve 10 gün süreli ihtar sonrasında 20/10/2010 tarihli ihtarla sözleşmenin feshedildiği, bu şekilde davalıya sözleşmeyle kararlaştırılan 20 günlük sürenin tanınmadığı anlaşılmaktadır. İdarece sözleşmede kararlaştırılan süreye uyulmadığından idarenin sözleşmeyi haklı olarak feshettiğinden söz edilemez. Dosya kapsamından davalının da edimlerini sözleşme gereği ve tam olarak yerine getirmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda, mahkemece, tarafların alacak ve borçlarının tespiti ile aralarındaki sözleşme ilişkininin tasfiyesi yoluyla sona erdirilmesi gerekmektedir. Mahkemece, davalı alacağı ile davacı ödemeleri ve tüm dosya kapsamı göz önüne alınarak, davacı alacağı bulunup bulunmadığı hususunda sözleşme ilişkisinin tasfiyesine yönelik bilirkişi raporu düzenlettirilerek, sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.

Açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin diğer istinaf sebepleri incelenmeksizin, istinaf taleplerinin usul yönünden kabulü ile, usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-6. bendi gereğince kaldırılarak, belirtilen şekilde araştırma yapılıp, varılacak uygun sonuç dairesinde karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;

1-Taraflar vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin usul yönünden KABULÜNE,

2-İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/11/2017 tarih, 2013/171 Esas, 2017/887 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,

3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,

4-Taraflarca yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,

5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,

6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,

Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 15/10/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.