Taraflar arasında düzenlenen sözleşmeyle, davalı ve karşı davacının mal sahibi ve müteahhidi olduğu taşınmaz üzerine inşaa olunacak alışveriş merkezi binasının kaba inşaat işlerinin 2. madde de belirtilen ekli keşif özetindeki fiyatlarla davacı tarafından yapımı kararlaştırılmıştır. Davacı taşeron, davalı yüklenici ve iş sahibidir. Sözleşmenin 5. maddesine göre akdedilmesi gününde taşerona iş yeri teslim edilecek, yer tesliminde işe başlayarak * tarihinde tüm imalâtları bitirecektir. Sözleşmenin 9. maddesince taşeronun imzadan itibaren 3 gün içinde iş programı ve nakit akış tablosunu yükleniciye vermesi zorunludur. Davada taşeron, zamanında yer teslimi yapılmadığını iddia etmiş ise de iş programını hazırlayarak yüklenici onayına sunduğunu kanıtlayamamış, yüklenici de iş programı düzenlenmeden taşeronu işe başlatmıştır. Taraflarca üç adet ara hakediş düzenlenmiş, *tarihli dördüncü hakedişte sorunlar çıkmaya başlamış, yer teslimindeki ve ödemelerdeki gecikme, işin seviyesinin geride kalması gibi taraflarca karşılıklı ihtarnamelerle uyarılar başlamış ve nihayet *günlü ihtarnameyle davacı taşeron, sözleşmeye uygun davranılmadığı iddiasıyla, *tarihli ihtarnameyle de davalı yüklenici, işin sözleşmeye uygun yürütülmemesi iddiasıyla sözleşmeyi feshettiklerini diğer tarafa duyurmuştur. Asıl ve karşı davada feshe bağlı haklar istenildiğinden, fesihlerdeki haklılık durumu incelenip, değerlendirilmelidir

<![CDATA[T.C. Yargıtay

  1. Hukuk Dairesi
  Esas No:2013/4411 Karar No:2014/3744
  1. Tarihi:1.1.1901
  Mahkemesi         : Diyarbakır 3. Asliye Hukuk Mahkemesi(Tic. Mah. Sıf.) Tarihi     : 07.05.2013 Numarası            : 2010/868-2013/394   Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki taraf vekillerince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekilleri Avukat S. D.ve Avukat İ. K. ile davalı vekili Avukat M.G. geldi. Temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:   – K A R A R –   Asıl dava, davalının kusuru sonucu feshedilen sözleşme nedeniyle iş bedelinden kalan alacağın, kâr kaybı zararının ve davacıya ait inşaat alanında kalan alet ve malzemelerin iadesiyle davalı tarafından haksız kullanımdan oluşan zararın tahsiline karar verilmesi istemiyle açılmıştır. Davalı, imalâtı sürede tamamlayamadığından davacıyla yapılan sözleşmenin haklı nedenlerle feshedildiğini, davacının işçi ücreti ve diğer ödemelerinin kendilerince karşılandığını, başkaca alacaklarının kalmadığını belirterek davanın reddini savunmuş, karşı davasında davacı adına yapılan fazla ödemenin tahsiline karar verilmesini istemiş, karşı davasını ıslah etmek suretiyle talebini artırmıştır. Mahkemece, asıl davanın kısmen kabulü ile 104.286,00 TL kâr mahrumiyeti, 925,75 TL hakediş alacağı, 140.000,00 TL ecrimisil bedeli olmak üzere toplam 245.611,79 TL’den, davalı ve karşı davacının, asıl davada davacı adına yaptığı 94.736,70 TL ödemenin mahsubuyla kalan 150.875,09 TL’nin 08.07.2010 tarihinden itibaren ticari faiziyle davalı karşı davacıdan alınmasına, fazla istemin reddine karar verilmiş, karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları reddedilmelidir. 2-Taraflar arasında düzenlenen 10.03.2010 tarihli sözleşmeyle, davalı ve karşı davacının mal sahibi ve müteahhidi olduğu D. İli, M. İlçesi, K. Mahallesi .. ada.. parselde kayıtlı taşınmaz üzerine inşaa olunacak alışveriş merkezi binasının kaba inşaat işlerinin 2. madde de belirtilen ekli keşif özetindeki fiyatlarla davacı tarafından yapımı kararlaştırılmıştır. Davacı taşeron, davalı yüklenici ve iş sahibidir. Sözleşmenin 5. maddesine göre akdedilmesi gününde taşerona iş yeri teslim edilecek, yer tesliminde işe başlayarak 15.11.2010 tarihinde tüm imalâtları bitirecektir. Sözleşmenin 9. maddesince taşeronun imzadan itibaren 3 gün içinde iş programı ve nakit akış tablosunu yükleniciye vermesi zorunludur. Davada taşeron, zamanında yer teslimi yapılmadığını iddia etmiş ise de iş programını hazırlayarak yüklenici onayına sunduğunu kanıtlayamamış, yüklenici de iş programı düzenlenmeden taşeronu işe başlatmıştır. Taraflarca üç adet ara hakediş düzenlenmiş, Haziran 2010 tarihli dördüncü hakedişte sorunlar çıkmaya başlamış, yer teslimindeki ve ödemelerdeki gecikme, işin seviyesinin geride kalması gibi taraflarca karşılıklı ihtarnamelerle uyarılar başlamış ve nihayet 05.07.2010 günlü ihtarnameyle davacı taşeron, sözleşmeye uygun davranılmadığı iddiasıyla, 08.07.2010 tarihli ihtarnameyle de davalı yüklenici, işin sözleşmeye uygun yürütülmemesi iddiasıyla sözleşmeyi feshettiklerini diğer tarafa duyurmuştur. Asıl ve karşı davada feshe bağlı haklar istenildiğinden, fesihlerdeki haklılık durumu incelenip, değerlendirilmelidir. Sözleşme, düzenlendiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Yasası’nın 355. maddesinde tanımlanan eser sözleşmelerindendir. İş görme akitlerinden bulunan eser sözleşmesinde, tarafların karşılıklı edim borçları bulunmaktadır. Doğruluk ve dürüstlük ilkesi gereği taraflar bakımından aslolan sözleşmeyle kararlaştırılan hususları yerine getirmek, verilen sözleri tutarak sözleşmeyi ifa ile sonuçlandırmaktır. Sözleşmeye bağlılık (ahde vefa) prensibi gereğince taraflardan edimlerini zamanında ifa etmeleri beklenir. Kendi edimini ifa etmeyen taraf, diğer taraftan edimini ifa etmesini isteyemez (BK. 81. maddesi). Taraflardan birisi sözleşmeye bağlılık ilkesinden ayrılmış ise diğer tarafın güven duygusunu zedelemiş olacağından sözleşmenin ifasının çekilmez hale geleceği kabul edilmelidir (15. HD. 03.06.1999 tarih ve 1450/2278 sayılı kararı). Somut olayda, taşeron iş programı ve nakit akış tablosunu hazırlayarak yükleniciye sunmamış, yüklenici de bunları istemeden taşeronu işe başlatmış, işe başlama tarihi de belirlenememiştir. Böylece işin başlangıcında taraflar sözleşmeye bağlılık ilkesine uymadan işi sürdürmeye çalışmış, karşılıklı edimlerde sözleşme hükmüne aykırı davranılmıştır. Dosyaya giren ihtarnamelerden tarafların devamlı birbirlerini sözleşmeye uymamakla suçladıkları kusur yükledikleri görülmektedir. Tüm dosya içeriği inşaatın fesih tarihindeki seviyesi, yüklenicinin hakedişleri belirlemedeki temerrüdü, taşeron namına üçüncü kişilere ödemeler yapması gibi nedenler gözetildiğinde tarafların karşılıklı güven duygularını yitirdikleri, sözleşmenin fesihle sonuçlanmasında ortak kusurlu oldukları anlaşılmaktadır. Hâl böyle olunca, kusurlu olan taraf kendi kusuruna dayanarak diğer taraftan zarar isteyemeyeceğinden, kaldı ki fesih durumunda kâr kaybı da istenemeyeceğinden taşeronun kâr kaybı istemi yerinde değil ise de sebepsiz zenginleşme hükümlerince verdiğini geri alabilir (BK. 61. madde). O halde mahkemece yapılması gereken iş, asıl davada olumlu zarar niteliğindeki davacının kâr mahrumiyeti istemini tümüyle reddetmek, hakedişten kalan 925,79 TL alacağı ile malzeme ve aletlerinin kullanımından kaynaklanan 100.000,00 TL ecrimisil isteminin reeskont faiziyle tahsiline, inşaat alanındaki malzemelerin tespit edilerek davacı taşerona iadesine, karşı davada ise 94.736,70 TL işçi alacakları nedeniyle fazla ödemenin karşı dava tarihinden itibaren avans faiziyle tahsiline karar vermekten ibarettir. Bu hususlar üzerinde durulmadan, hukuki değerlendirmede yanılgıya düşülerek ve asıl davada ecrimisil bedeli 100.000,00 TL istenildiği halde talep aşılarak 140.000,00 TL’ye hükmedilmesi, asıl davada iadesi istenilen malzemeler konusunda olumlu-olumsuz karar verilmemesi, asıl ve karşı davaların bağımsızlığı gözetilerek ayrı ayrı hüküm kurulması yerine takas/mahsupla tek hükme varılması usul ve yasaya aykırı olmuş, kararın, taraflar yararına bozulması uygun bulunmuştur. SONUÇ: Yukarıda (1.) bentte açıklanan nedenlerle tarafların diğer temyiz itirazlarının reddine, (2.) bent uyarınca hükmün taraflar yararına BOZULMASINA, 1.100,00’er TL duruşma vekillik ücretinin taraflardan karşılıklı olarak alınarak Yargıtay’daki duruşmada vekille temsil olunan diğer tarafa verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz eden taraflara geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 02.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.      ]]>