, taraflar arasında sözleşmenin feshi konusunda taraf iradelerinin birleştiğinden söz edilemeyeceği gibi, mahkemece sözleşmenin feshine dair bir karar da verilmemiş, aksine sözleşmenin ayakta olduğu kabulüne dayalı olarak nama ifaya ve satışa izin kararı verildiği açıktır. Bu durumda, sözleşme halen geçerli bir sözleşme olduğundan, 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 106. ve diğer maddeleri uyarınca temerrüt kuralları dahilinde davacı arsa sahiplerinin taleplerinin değerlendirilip, buna uygun bir karar verilmesi gerekirken sözleşmenin feshedildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi, karar başlığında davacı Dimitra Köknar olduğu halde, yerine onun adına hareket ederek davayı takip eden avukata vekaletname veren Ü.. Ç..'nun adının davacı olarak yazılmış olması da doğru değildir..

image_pdfimage_print
Bu içerik sadece üyelere özeldir. Üyelere özel içerikleri görebilmek için lütfen üye olun
Üye Ol
image_pdfimage_print