Taraflar arasındaki akdî ilişkinin dayanağı olarak gösterilen sözleşme incelendiğinde sözleşmenin … ile … ve… arasında imzalandığı görülmektedir. Sözleşme içeriğinde taraflardan birinin davacı şirket olduğuna ilişkin bir açıklama bulunmadığı gibi,… davacı şirket yetkilisi olmakla birlikte isim ve imzasının bulunduğu yerde şirket adı yazılmadığı gibi, şirket kaşesi de bulunmadığından, akdî ilişkinin … ile … ve… arasında şahsen kurulduğunun kabulü zorunludur. Adı geçen şahısların davacı şirket yetkilisi olmaları. davacı şirketi kendiliğinden sözleşmenin tarafı haline getirmez.Bu durumda mahkemece davacı şirket, akdî ilişkinin tarafı olmadığından aktif dava ehliyeti yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, işin esası incelenerek, davanın sonuçlandırılması doğru olmamış, kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir

<![CDATA[T.C. Yargıtay

  1. Hukuk Dairesi
  Esas No:2016/1667 Karar No:2017/1666
  1. Tarihi:11.4.2017
  Mahkemesi       :Asliye Hukuk Mahkemesi   Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:   – K A R A R –   Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine haksız itirazın iptâli, takibin devamı, icra inkâr tazminatı istemiyle açılmış, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı şirket vekili müvekkilinin taşeron sıfatıyla, davalının yüklenicisi olduğu, …. Cad. 31. Sok. No:21… adresindeki binanın elektrik, su tesisatlarının imal ve montajı ile kanal ve doğalgaz servis hattının yapımı işi için 55.000,00 TL bedelle davalı …’le sözleşme imzaladığını, işin bedeline karşılık 7.500,00 TL nakit, 12.500,00 TL bedelli iki adet çek, bakiye iş bedeli için de, 30984 ada 5 parseldeki bu binadan davalıya ait 3 nolu dairenin 87.500,00 TL sayılıp üstüne davacı şirketin 32.500,00 TL ödemesinin kararlaştırıldığını, davalının çekleri ödemediği gibi daireyi de teslim edemeyeceğini söylediğini, bu tarihe kadar fatura karşılığı yapmış olduğu işlerin bedelinden bakiye 5.062,20 TL alacağının tahsili için başlatıan takibe haksız itiraz edildiğini belirterek itirazın iptâlini takibin devamını ve icra inkâr tazminatı istemiştir. Davalı; akdî ilişkiyi reddederek faturadaki malzemelerin teslim edilmediği gibi, herhangi bir işin de yapılmadığını savunmuştur. Taraflar arasındaki akdî ilişkinin dayanağı olarak gösterilen sözleşme incelendiğinde sözleşmenin … ile … ve… arasında imzalandığı görülmektedir. Sözleşme içeriğinde taraflardan birinin davacı şirket olduğuna ilişkin bir açıklama bulunmadığı gibi,… davacı şirket yetkilisi olmakla birlikte isim ve imzasının bulunduğu yerde şirket adı yazılmadığı gibi, şirket kaşesi de bulunmadığından, akdî ilişkinin … ile … ve… arasında şahsen kurulduğunun kabulü zorunludur. Adı geçen şahısların davacı şirket yetkilisi olmaları. davacı şirketi kendiliğinden sözleşmenin tarafı haline getirmez. Taraf sıfatı, bir başka deyişle husumet ehliyeti, dava konusu hak ile kişiler arasındaki ilişkiyi ifade eder. Sıfat, bir maddi hukuk ilişkisinde tarafların o hak ile ilişkisinin olup olmadığının belirlenmesi anlamına gelir. Davacı sıfatı, dava konusu hakkın sahibini, davalı sıfatı ise dava konusu hakkın yükümlüsünü belirler. Uygulamada davacı sıfatı, aktif husumeti, davalı sıfatı ise pasif husumeti karşılayacak şekilde değerlendirilmektedir. Dava konusu şey üzerinde kim ya da kimler hak sahibi ise, davayı bu kişi veya kişilerin açması ve kime karşı hukuki koruma isteniyor ise o kişi veya kişilere davanın yöneltilmesi gerekir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir. Taraf sıfatının bu anlamda önemli özelliği ise, def’i değil itiraz niteliğinde olması nedeniyle taraflarca süreye ve davanın aşamasına bakılmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve taraflar ileri sürmemiş olsalar bile mahkemece re’sen nazara alınmasıdır. Bu durumda mahkemece davacı şirket, akdî ilişkinin tarafı olmadığından aktif dava ehliyeti yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, işin esası incelenerek, davanın sonuçlandırılması doğru olmamış, kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açklanan nedenlerle; davalının temyiz talebinin kabulüne hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 11.04.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.    ]]>