Taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi incelendiğinde, davacı tarafın makul bir süre içerisinde inşaat ruhsatını almadığı, davanın açıldığı tarih itibariyle inşaatın mühürlü olduğu anlaşıldığından, davalı arsa sahibinin davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden söz edilemez. Bu nedenle, davalı arsa sahibinin yargılama giderleri ve vekalet ücretinden dolayı sorumlu tutulmaması gerekirken sorumlu tutulmuş olması doğru değilse de, bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden6100 Sayılı HMK nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 Sayılı HUMK nın 438/VII. maddesi uyarınca kararın düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur

 

  1. Hukuk Dairesi         2013/1170 E.  ,  2013/3903 K.

    *

    İçtihat Metni

    Mahkemesi :Asliye Hukuk Hakimliği

    Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili gelmedi. Davalı asil … geldi. Diğer davalı ihbar olunan asiller gelmedi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davalı asil dinlendikten sonra eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmal edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:

    – K A R A R –

    Dava, arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesi kapsamında verilen vekaletten azil nedeniyle tadilat projesinin hazırlanması ve onaylatılması için davacı şirkete yetki verilmesi istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar, davalı tarafından temyiz edilmiştir.

    1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle karardan sonra iskan ruhsatının alınıp inşaatın tamamlanmış ve iskan ruhsatının iptali istemiyle açılmış bir davanın bulunmamasına göre davalının yerinde bulunmayan ve aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

    2- Taraflar arasında 10.12.2009 tarihli arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesinin 22. maddesi kapsamında işlerin hızlı bir şekilde yürütülmesi için arsa sahiplerinin yüklenici şirket temsilcisine 10.12.2009 tarihli vekaletname verdikleri, davalı arsa sahibinin … 1. Noterliği nin 19.07.2010 tarih ve 17779 yevmiye sayılı ihtarnamesi ile yüklenici şirkete inşaat ruhsatının alınarak inşaatın yasal hale getirilmesi konusunda 1 aylık süre verdiği, 19.08.2010 günü davacı yüklenici şirketçe inşaat ruhsatının onaylattırıldığı, 23.08.2010 günü davalı arsa sahibinin … 1. Sulh Hukuk Mahkemesi nin 2010/142 Değişik İş sayılı dosyasında inşaatın seviyesi ve yasallığı konusunda tespit yaptırdığı, inşaat mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen 06.09.2010 tarihli bilirkişi raporunda inşaatın projesine aykırı bir şekilde devam ettiğinin tespit edildiği, 25.08.2010 günü davalı arsa sahibinin yüklenici şirket temsilcisini vekaletten azlettiği, 08.10.2010 günü inşaatın projesine aykırı yapıldığından bahisle idarece düzenlenen yapı tatil tutanağı ile mühürlendiği, 08.11.2010 tarihinde eldeki davanın açıldığı ve 15.09.2011 günü davanın kabul edilerek yüklenici şirkete inşaatın tamamlanması ve tadilat projesinin hazırlanıp onaylattırılması konusunda yetki verildiği, 07.02.2011 tarihinde davalı arsa sahibince ikinci kez inşaatın yasal hale getirilmesi

    için ihtarname gönderildiği ve aynı taleple 14.03.2011 günü … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi nin 2011/87 esas sayılı dosyasında dava açıldığı, mahkemeden alınan yetki üzerine yüklenici şirketçe tadilat projesi hazırlanarak 30.11.2011 ve 19.06.2012 onay tarihli iki ayrı tadilata ilişkin inşaat ruhsatı alındığı, yüklenici şirketçe 12.11.2012 tarihinde belediyeye başvurularak iskan ruhsatı talebinde bulunulduğu ve belediyece 28.12.2012 onay tarihli iskan ruhsatının verildiği anlaşılmaktadır.

    Taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi incelendiğinde, davacı tarafın makul bir süre içerisinde inşaat ruhsatını almadığı, davanın açıldığı tarih itibariyle inşaatın mühürlü olduğu anlaşıldığından, davalı arsa sahibinin davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden söz edilemez. Bu nedenle, davalı arsa sahibinin yargılama giderleri ve vekalet ücretinden dolayı sorumlu tutulmaması gerekirken sorumlu tutulmuş olması doğru değilse de, bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden6100 Sayılı HMK nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 Sayılı HUMK nın 438/VII. maddesi uyarınca kararın düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur.

    SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca kabulüyle hükmün 3 numaralı bendinde yer alan davalıdan tahsiline ibaresinin hüküm fıkrasından çıkartılarak yerine davacıdan tahsiline sözlerinin yazılması, 4 ve 5 numaralı bentlerinin tümüyle çıkartılmasına, yerine 4 numaralı bent olarak Davalı taraf davanın açılmasına sebebiyet vermediğinden davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına ve aynı nedenle davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına cümlesinin yazılması suretiyle hükmün düzeltilmiş bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, davalı taraf Yargıtay duruşmasında kendisini vekille temsil ettirmediğinden yararına vekalet ücreti takdir edilmesine yer olmadığına, fazla alınan temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 17.06.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.