İhalenin ikmâl inşaatı işi olduğunu kesin hakedişe göre ödenmesi gereken* TL’nin ödenmesi için talepte bulunulmuşsa da, ödeneğin bulunmadığının bildirilip ödeme yapılmadığını, başlatılan takibe de itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptâli ile takibin devamı ve icra inkâr tazminatına hükmedilmesini istemiştir Davalı vekili ise, davacı şirketin idare ile hesaplaşıp kesin hesabın yapılması için şirketin davete icabet etmediğini, ödeme emrinin dayanağı olan hakediş raporunun geçerli olmadığını, davanın reddine ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir Mahkemece, davanın reddine dair verilen hüküm davacı vekilinin temyizi üzerine dairemizin kararı ile “kesin hesabın mahkemece çıkartılması, tasfiye devam ediyor ise, tasfiye kesin hakedişinin belirlenmesi ve varılacak sonuca göre uyuşmazlığın çözüme bağlanması” gerektiğinden bahisle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, * tarihli, her iki tarafın imzasını taşıyan sulhname ile tarafların anlaştıkları hk

  1. Hukuk Dairesi         2016/2650 E.  ,  2016/4147 K.
    “İçtihat Metni”

Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı bozmaya uyularak verilen hükmün temyizen tetkiki taraf vekillerince istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan takibe yapılan itirazın iptâline ilişkin olup, mahkemece tarafların sulh olduklarından bahisle konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair verilen karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Davacı vekili sözleşme konusu işin davalıya ait … ikmâl inşaatı işi olduğunu, 11. kesin hakedişe göre ödenmesi gereken 162.335.658.000 TL’nin ödenmesi için talepte bulunulmuşsa da, ödeneğin bulunmadığının bildirilip ödeme yapılmadığını, başlatılan takibe de itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptâli ile takibin devamı ve icra inkâr tazminatına hükmedilmesini istemiştir. Davalı vekili ise, davacı şirketin idare ile hesaplaşıp kesin hesabın yapılması için şirketin davete icabet etmediğini, ödeme emrinin dayanağı olan hakediş raporunun geçerli olmadığını, davanın reddine ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.Mahkemece, davanın reddine dair verilen hüküm davacı vekilinin temyizi üzerine dairemizce, 27.05.2013 gün ve …. sayılı kararı ile “kesin hesabın mahkemece çıkartılması, tasfiye devam ediyor ise, tasfiye kesin hakedişinin belirlenmesi ve varılacak sonuca göre uyuşmazlığın çözüme bağlanması” gerektiğinden bahisle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, 02.08.2012 tarihli, her iki tarafın imzasını taşıyan sulhname ile tarafların anlaştıkları belirlenmiş, bu nedenle de konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, hesaplanan 17.062,78 TL ücreti vekâletin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine karar verilmiştir. Mahkemece yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmış ve davalı yararına vekâlet ücretine hükmedilmiştir. Oysa, taraflar arasında imzalanan sulh anlaşması başlıklı belgede bu konuda bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle de yargılama giderlerinin tarafların haklılık durumlarına göre hesaplanıp hüküm altına alınması gerekir. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, taraflar arasındaki sözleşme hükümleri dikkate alınarak tarafların haklılık durumları belirlemek, yargılama giderleri ve vekâlet ücretini hüküm altına alınmasından ibarettir. Aksi düşüncelerle yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın taraflar yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın taraflar yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 06.10.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.