Teminatın süresi geçtiği halde garanti süresi içerisinde oluşan zarar ve ziyan yükleniciye ödetilmesi

KANUNUN KESİN TEMİNAT VE EK KESİN TEMİNATLARIN GERİ VERİLMESİ

HÜKMÜ İLE İLGİLİ EMSAL MAHKEME KARARLARI

(Kanunun 13’üncü Maddesi)

Konu : Teminatın süresi geçtiği halde garanti süresi içerisinde oluşan zarar ve ziyan yükleniciye nasıl ödetilir?

Karar Veren Mahkeme: Yargıtay 15. Hukuk Dairesi

Karar Tarihi: 24.12.2009
Karar Say
ısı : E:2008/7470, K: 2009/7117

Olay Özeti Karar ve Sonuç :

Davacı iş sahibi tarafından açılan davada sözleşmeden kaynaklanan 26.180,29 TL alacağın tahsili için davalı yüklenici aleyhine girişilen icra takibine itirazın iptaliyle takibin devamına ve %40 icra inkâr tazminatına hükmedilmesi istenmiş, yine iş sahibi tarafından 22.06.2006 tarihinde açılan ve birleştirilen davada ise, 39.707,28 TL’nin 02.05.2006 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faiziyle tahsili talep edilmiştir.

Davalı açılan davaların reddini savunmuş, mahkemece asıl dava nedeniyle davanın kısmen kabulüne, davalının aleyhine girişilen icra takibine itirazının iptaliyle, takibin 5.510,00 TL üzerinden devamına, bu miktar üzerinden %40 tutarında 2.204,00 TL icra inkâr tazminatının da davalıdan tahsiline, birleşen davanın ise aynen kabulü ile 39.707,28 TL alacağın 02.05.2006 tarihinden itibaren avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiş, karar davacı iş sahibi tarafından temyiz edilmiştir.

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.

Taraflar arasındaki 20.05.2004 günlü Hizmet Alımı Tip Sözleşmesinin 12. maddesine göre işin kesin teminat tutarı 14.880,00 TL olup, fiyat farkı verilmesi gereken bir durum ortaya çıktığından fiyat farkı olarak ödenecek bedelin %6’sı oranında hakedişlerden kesinti yapılmak üzere veya teminat olarak kabul edilen değerler üzerinden ek kesin teminat alınacağı öngörülmüş, aynı madde kapsamında kesin ve kesin teminatın iade koşullan düzenlenmiştir. Sözleşmenin garantiyle ilgili şartlarını düzenleyen 35. maddesi ile teknik şartname ve idari şartnameye atıfta bulunulmuş, 36. maddesinde ise bu sözleşme ve eklerinde hüküm bulunmayan hallerde ilgisine göre 4734 Sayılı Kamu İhale Kanunu ve 4735 Sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu hükümlerine göre hareket edileceği düzenlenmiştir. Sözleşmenin eki olan teknik şartnamenin “garanti” başlıklı 6. maddesinde firmanın kurduğu sisteme ait asgari 10 yıl süre ile yedek parça temin garantisi vereceği, kurulan sistemin geçici kabulden itibaren malzeme işçilik, montaj hatalarına karşı 2 yıl süre ile garantili olacağı hükmüne yer verilmiştir. Sözleşmenin atıfta bulunduğu 4735 Sayılı Kamu ihale Sözleşmeleri Kanunu’nun 13. maddesi de kesin teminat ve ek kesin teminatların geri verilmesini düzenlemiş olup, 13/b bendinde yapım işleri dışındaki işlerde SSK’dan ilişiksiz belgesinin getirildiği saptandıktan sonra alınan mal veya yapılan iş için bir garanti süresi öngörülmesi halinde mektup bedelinin yarısının garanti süresi dolduktan sonra ise kalanının yükleniciye iade edileceği hükme bağlanmıştır.

Davacı iş sahibi yukarıda sözü edilen sözleşme ekleri ve yasa hükümlerine dayanarak asıl dava dilekçesinde, diğer taleplerinin yanı sıra geçici kabulden sonra yüklenici firmanın SSK’dan ilişiksiz belgesi getirerek kesin teminatını alıp garanti teminatı vermesi beklenirken geçen zaman içinde kesin teminat mektubunun süresinin geçtiği, bu nedenle 4735 Sayılı Yasanın garanti verilmesinin öngörülmesi halinde teminatların geri verilmesiyle ilgili hükmünün uygulanarak kesin teminatın yarısı olan 10.398,00 TL’nin ödenmesi talebinde bulunmuştur. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda hiçbir gerekçe gösterilmeden davacının bu talebinin yasal ve akdî bir dayanağı bulunmadığı belirtilmiş, mahkemece davacının bu talebi reddedilirken, hiçbir gerekçe gösterilmemiştir. Yukarıda açıklanan sözleşme hükümleri ve yasal düzenleme nazara alınarak davacının kesin teminatın yarısının ödetilmesi talebiyle ilgili olarak gerekli araştırma ve inceleme yapılarak müspet veya menfi bir karar oluşturulması gerekirken tüm bu yönler gözetilmeyerek eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamış, kararın bozulması gerekmiştir.