TTK’nın 1278. maddesi uyarınca sözleşmede aksine hüküm bulunmadıkça sigortacı, sigorta ettiren veya sigortadan faydalanan kimsenin yahut fiillerinden hukuken mesul bulundukları kimselerin kusurundan doğan hasarları tazmin ile mükelleftir. Fakat hiçbir halde sigortacı, sigorta ettiren veya sigortadan faydalanan kimsenin kasdından veya aksi sözleşmede yazılı değil ise sigorta edilen malın ayıbından doğan hasarları tazmine mecbur değildir. Yine inşaat all risk sigortası genel şartları A.4. (ı) maddesi ile de malzemenin bozukluğundan, ayıbından veya kusurlu işçilik neticesinde olan hasarlar teminat dışı gösterilmiştir. Davalı vekili savunmasında aynı sebeplere değinmiş ve hasarın herhangi bir dış etki veya doğal afetten kaynaklanmadığını, ayıplı malzemenin ya da kusurlu işçiliğin söz konusu olduğunu iddia etmiştir. Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi uyarınca herkes iddiasını ispatla mükelleftir. TTK’nın 1278. ve 1281/2. maddesi gereği hasarın teminat dışı bir halden vuku bulduğunu ispat yükü işbu davada davalı tarafın üzerinde ise de davalı taraf savunmasını ispata yarar herhangi bir delil sunmamıştır. Meydana gelen çökme sonrası alınan eksper raporu ve dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda da hasarın hangi sebeple gerçekleşmiş olduğuna dair somut tespitler yapılmamış, varsayımsal olarak herhangi bir dış etki veya doğal afet olmaksızın gerçekleşen hasar işçilik ve malzeme kusuruna bağlanmıştır. Bu durumda, davalının savunması ispata muhtaç iken, olmayana ergi yöntemi kullanılarak hasarın işçilik veya malzeme hatasından kaynaklandığı sonucuna varılan ve bu yönüyle somut tespitler içermeyen bilirkişi raporuna itibar edilerek davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.

T.C.
Yargıtay
11. Hukuk Dairesi
E: 2016/6541 K: 2017/5254 K.T.: 11.10.2017
Taraflar arasında görülen davada … (Kapatılan) 20. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 12/11/2013 tarih ve 2011/372-2013/329 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili; müvekkillerinin adi ortaklık kurmak suretiyle Gençlik ve Spor Müdürlüğünden ihale ile … Atletizm Spor Salonu inşaat işini aldıklarını, ihale konusu işin yapımındaki risklerin karşılanması için de davalı … şirketi ile İnşaat Bütün Riskler Sigorta Poliçesi düzenlediklerini, 10.04.2011 tarihinde projesine uygun şekilde imalat çalışmaları devam ederken 1. kat döşeme plağına ait kısımda yapılan beton çalışmaları esnasında döşeme betonunun komple çöktüğünü ve bu çökmeden dolayı maddi zararlarının doğmuş olduğunu, zarar poliçe kapsamında olmasına rağmen davalı tarafça hasarın işçilik ve malzeme hatası nedeniyle meydana geldiği iddia edilerek ödeme yapılmadığını, yapılan iş ihale usulü yapıldığı için tüm işçilik ve malzemelerin ihale makamının denetimi ve kontrolü altında proje ve sözleşmeye uygun yapıldığı, davalı … şirketinin savunmasının kabulünün mümkün olmadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 138.802,51 TL’nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davacının inşaatında meydana gelen hasarın, işçilik ve malzeme hatası nedeniyle meydana geldiği, herhangi bir dış etki ve doğal afete bağlı olmadan oluştuğu, eksper raporunun da bu yönde olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacının yapımını üstlenmiş olduğu inşaat işinde meydana gelen hasarın kusurlu işçilikten ileri gelmemiş olduğuna ilişkin hiçbir tespit ve delil bulunmadığı ve poliçe teminat kapsamında olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.
Dava, inşaat all risk sigortasına dayalı tazminat istemine ilişkindir. Davacıların ihale yoluyla yapımını üstlendikleri inşaat işi devam ederken döşeme betonunun çökmesi nedeniyle maddi zarar meydana gelmiş, inşaat all risk sigorta poliçesini düzenleyen davalıya durum bildirildiğinde ise hasarın işçilik ve malzeme hatası nedeniyle gerçekleştiğinden bahisle davacılara ödeme yapılmamıştır.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nın 1278. maddesi uyarınca sözleşmede aksine hüküm bulunmadıkça sigortacı, sigorta ettiren veya sigortadan faydalanan kimsenin yahut fiillerinden hukuken mesul bulundukları kimselerin kusurundan doğan hasarları tazmin ile mükelleftir. Fakat hiçbir halde sigortacı, sigorta ettiren veya sigortadan faydalanan kimsenin kasdından veya aksi sözleşmede yazılı değil ise sigorta edilen malın ayıbından doğan hasarları tazmine mecbur değildir. Yine inşaat all risk sigortası genel şartları A.4. (ı) maddesi ile de malzemenin bozukluğundan, ayıbından veya kusurlu işçilik neticesinde olan hasarlar teminat dışı gösterilmiştir. Davalı vekili de savunmasında aynı sebeplere değinmiş ve hasarın herhangi bir dış etki veya doğal afetten kaynaklanmadığını, ayıplı malzemenin yada kusurlu işçiliğin söz konusu olduğunu iddia etmiştir. Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi uyarınca herkes iddiasını ispatla mükelleftir. 6762 sayılı TTK’nın 1278. ve 1281/2. maddesi gereği hasarın teminat dışı bir halden vuku bulduğunu ispat yükü işbu davada davalı tarafın üzerinde ise de davalı taraf savunmasını ispata yarar herhangi bir delil sunmamıştır. Meydana gelen çökme sonrası alınan eksper raporu ve dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda da hasarın hangi sebeple gerçekleşmiş olduğuna dair somut tespitler yapılmamış, varsayımsal olarak, herhangi bir dış etki veya doğal afet olmaksızın gerçekleşen hasar işçilik ve malzeme kusuruna bağlanmıştır. Bu durumda, davalının savunması ispata muhtaç iken, olmayana ergi yöntemi kullanılarak hasarın işçilik veya malzeme hatasından kaynaklandığı sonucuna varılan ve bu yönüyle somut tespitler içermeyen bilirkişi raporuna itibar edilerek davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacılar yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 11/10/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.