Ürünlerin gerçekten ayıplı olup olmadığı saptanmadan maddi zararın tahsili

Karar Veren Mahkeme: Yargıtay 15.Hukuk Dairesi

Karar Tarihi: 16.05.2011

Karar Sayısı: E: 2011/90, K:2011/2933

Olay Özeti Karar ve Sonuç :

Ayıp, bir malda sözleşme ve Yasa hükümlerine göre normal olarak bulunması gereken niteliklerin bulunmaması; ya da bulunmaması gereken bozuklukların bulunmasıdır. Yüklenicinin, iş sahibine olan borçlarına aykırı olarak, imalini üstlendiği eserin ayıplı olması durumunda; açık ayıplarda Borçlar Kanunu’nun 359., gizli ayıplarda ise 362. maddesi hükümlerine uygun olarak ihbarda bulunduğu takdirde, Borçlar Kanunu’nun 360. maddesinde tanınan hakları eser-iş sahibi kullanabilir. Davacı iş sahibi, toplam 19.288 adet kısa kollu çocuk tişörtlerinin ayıplı olduğunu ileri sürmüş ise de; ayıbın varlığı ve derecesinin belirlenebilmesi için bilirkişi incelemesi yapılarak ayıp belirlenmemiştir. Ayıbın gizli ya da açık ayıp niteliğinde olması durumuna göre ihbar süreleri farklı olduğu gibi; Borçlar Kanunu’nun 360. maddesi gereğince, somut olayda, ayıpların giderilmesi bedelinin mi yoksa iş bedelinde indirim yapılmasının mı gerektiğini, bilirkişi incelemesi yaptırılarak mahkeme takdir edebilir. Ayıbın varlığının saptanmasından sonra da, uyuşmazlık konusu ise, ayıp sonucu oluşan maddi zararın gerçekleşip gerçekleşmediğinin incelenmesi gerekir. Ayıplı olduğu ileri sürülen ürünler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmamış ve ürünlerin satılmış olması sebebiyle de, inceleme yaptırılması da olanaksız olmuştur. Tüm bu sebeplerle davanın tümden reddi yerine; varlığı ileri sürülen ayıplı ürünlerin gerçekten ayıplı olup olmadıkları saptanmadan mahkemece, hukuksal olmayan gerekçelerle, ayıp sonucu oluştuğu ileri sürülen maddi zararın tahsiline karar verilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan sebeplerle karar bozulmandır.