Yapım işini tamamlanarak teslim edildiği kesin hakediş konusunda taraflar arasında farklılık oluştuğunu, davalı kurumdan alacaklı olmalarına rağmen davalı kurum hesaplarında  fazla ödeme yapıldığı şeklinde tespit olduğunu, idarenin aldığı kesin hakedişte miktarların yanlış hesaplandığını ve ilave yapılan imalâtların dikkate alınmadığı proje üzerinden ihale bedelinin belirlenmesi gerektiğini, minha edilmesi gereken imalâtlar içinde aynı şeyin geçerli olduğunu, saha imalâtlarına ilişkin proje plan ve kesitlerinde imalât tutarının belli olmadığını, projede belirtilmeyen imalâtın yaklaşık maliyetle hesap edilmesinin doğru sayılamayacağını, minha edilecek işler listesinde bulunan 1 ve 2. bodrum işlerinin davalının bilgisi dahilinde değiştirilerek yapıldığını, imalât değişikliğinin davalının bilgisi dahilinde olduğunu, bu sebeple kesinti yapılmak istenmesinin kabul edilemeyeceğini, ihale projesinde bulunmayan daha sonra 1. Revize Projesine işlenerek onaylanan ve imalâtı yerinde buna göre tamamlanan zemin kat ve 1. katta işlerdeki hesaplamada dikkate alınmadığı ihale projesinde bulunmayan ancak daha sonra revize ve  mimari projelere eklenerek yapılan zemin kat makam girişi parlak granit seramiklerle motifli döşeme kaplamasının hesaplamalarda dikkate alınmadığını belirterek fazla haklarını saklı tutarak  tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama sırasında talebi

  1. Hukuk Dairesi         2019/3089 E.  ,  2020/1254 K.
  •  

“İçtihat Metni”

Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı bozmaya uyularak verilen hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili davasıdır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir.
Davacı yüklenici vekili, 22.11.2010 tarihli sözleşme ile Keçiören Hükümet Konağı Yapımı işini üstlendiklerini, işin tamamlanarak teslim edildiğini, kesin hakediş konusunda taraflar arasında farklılık oluştuğunu, davalı kurumdan alacaklı olmalarına rağmen davalı kurum hesaplarında 113.969,48 TL fazla ödeme yapıldığı şeklinde tespit olduğunu, idarenin aldığı kesin hakedişte miktarların yanlış hesaplandığını ve ilave yapılan imalâtların dikkate alınmadığını, proje üzerinden ihale bedelinin belirlenmesi gerektiğini, minha edilmesi gereken imalâtlar içinde aynı şeyin geçerli olduğunu, saha imalâtlarına ilişkin proje plan ve kesitlerinde imalât tutarının belli olmadığını, projede belirtilmeyen imalâtın yaklaşık maliyetle hesap edilmesinin doğru sayılamayacağını, minha edilecek işler listesinde bulunan 1 ve 2. bodrum işlerinin davalının bilgisi dahilinde değiştirilerek yapıldığını, imalât değişikliğinin davalının bilgisi dahilinde olduğunu, bu sebeple kesinti yapılmak istenmesinin kabul edilemeyeceğini, ihale projesinde bulunmayan daha sonra 1. Revize Elektrik Projesine işlenerek onaylanan ve imalâtı yerinde buna göre tamamlanan zemin kat ve 1. katta dikili tip priz gruplarının hesaplamada dikkate alınmadığını, ihale projesinde bulunmayan ancak daha sonra revize ve as-built mimari projelere eklenerek yapılan zemin kat makam girişi parlak granit seramiklerle motifli döşeme kaplamasının hesaplamalarda dikkate alınmadığını belirterek fazla haklarını saklı tutarak 10.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama sırasında talebini 119.468,53 TL olarak ıslah etmiş ve bu bedelin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı iş sahibi vekili; idarenin sözleşme eki uygulama projesi ve mahal listesine göre minha işler anlamında kesin hesap ve hakediş raporu hazırladığını, yüklenici firmanın idarenin yazılı izni ve onayı olmadan yerine getirmiş olduğu imalâtlar anlamında Yapım İşleri Genel Şartnamesi hükümleri doğrultusunda kesin hesap ve hakediş raporu hazırlamanın mümkün olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda 29.03.2016 tarihli karar ile davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı vekilinin temyizi üzerine Dairemizce 14.05.2018 tarih, 2018/260 Esas, 2018/1913 Karar sayılı karar ile bozulmuş ve yeniden yapılan yargılama sonucu 20.09.2018 tarihli duruşmada bozmaya uyma kararı verilmiş ve 21.05.2018 tarihli karar ile davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiş, verilen karar davalı vekilince süresinde temyiz edilmiştir.
Dairemizin 14.05.2018 tarih, 2018/260 Esas, 2018/1913 Karar sayılı karar sayılı ilamıyla; “Somut olayda mahkemece alınan bilirkişi raporunda sözleşme kapsamında ve dışında kalan imalâtların denetime açık olarak karşılaştırılması yapılmaksızın, işin devamı sırasında davalı idare tarafından projelerin revize edildiği, yine idarenin bilgisi dahilinde ilave imalâtların yapıldığı, kesin hesap aşamasında bazı imalâtlarda metrajlarında kesintiler yapıldığı, davacının birim fiyat hesabına göre alacağının 140.551,21 TL olduğu bu bedelden vekâletsiz iş görme kurallarına göre %15 kesinti yapılarak davacı alacağının 119.468,53 TL olduğu açıklanmış, davalı bu rapora teknik itirazlarda bulunmuş, bu itirazlar cevapladırılmaksızın davanın belirlenen bu miktar üzerinden kabulüne karar verilmiştir. Bu hali ile bilirkişi raporunda yapılan açıklamaların yukarıda açıklanan ilkelere uygun ve denetlenebilir nitelikte olmadığı açıktır. Mahkemece bilirkişi kurulundan alınacak ek rapor ile davalının rapora yönelik teknik itirazlarının da cevaplandırılacak şekilde öncelikle sözleşme kapsamında yapılan imalâtlar ile sözleşme dışı imalâtların karşılaştırılarak denetime açık olarak belirlenmesi, çıkarılacak kesin hesapta ara hakedişlere giren ve itiraza uğramayarak kesinleşen imalâtların bedellerinin belirlenmesi, ihtilâflı metrajlar yönünden ara hakedişlerde itiraza gerek olmadığından metrajların projeler, mahal listeleri, pursantajlar da dikkate alınarak gerektiğinde keşif yapılarak kesin hesaba esas miktarlarının belirlenmesi, yine sözleşme kapsamı dışında olan imalâtlar yönünden Yapım İşleri Genel Şartnamesi’nin 21. maddesine göre işin götürü bedelli olduğundan %10 artış oranındaki imalâtların bedellerinin sözleşme fiyatlarıyla bu oranı aşan imalâtların ise yapıldığı yıl piyasa fiyatlarıyla bedellerinin hesaplattırılması, ödemelerin mahsubu ile davacı alacağının hesaplattırılması” gereğine işaret edilerek bozulmuş ve mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay’ın bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararı uyarınca işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile, bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usulî müktesep hak doğmuştur. Bozma ilamına uyan mahkemece, bozma doğrultusunda bilirkişi heyetinden 05.12.2018 tarihli 1. ek rapor ve 11.03.2019 tarihli 2. ek rapor ek rapor alınmış ve bu ek raporlar hükme dayanak alınarak karar verilmiş ise de; düzenlenen bilirkişi ek raporlarının ve verilen kararın bozmaya uygun olduğu söylenemez. Şöyle ki; mahkemece verilen ilk kararın temyiz incelemesi sonucu yapılan bozmada, öncelikle sözleşme kapsamında yapılan imalâtlar ile sözleşme dışı imalâtların karşılaştırılarak denetime açık olarak belirlenmesi, çıkarılacak kesin hesapta ara hakedişlere giren ve itiraza uğramayarak kesinleşen imalâtların bedellerinin belirlenmesi, ihtilâflı metrajlar yönünden ara hakedişlerde itiraza gerek olmadığından metrajların projeler, mahal listeleri, pursantajlar da dikkate alınarak gerektiğinde keşifte yapılarak kesin hesaba esas miktarlarının belirlenmesi, yine sözleşme kapsamı dışında olan imalâtlar yönünden Yapım İşleri Genel Şartnamesi’nin 21. maddesine göre işin götürü bedelli olduğundan %10 artış oranındaki imalâtların bedellerinin sözleşme fiyatlarıyla bu oranı aşan imalâtların ise yapıldığı yıl piyasa fiyatlarıyla bedellerinin hesaplattırılması hususu belirtilmiş olmasına rağmen bu gerekler yerine getirilmemiştir. Özellikle davalı iş sahibi binanın makam girişi zemininin 60×120 ebadında parlak seramik kaplaması yapıldığı ve götürü bedele dahil olan 40×40 ebadında seramik imalât bedelinin ödenmesine rağmen bu imalât bedelinden düşülmemesi savunması üzerinde durulmaması ve sözleşme kapsamında olmadığı anlaşılan dikili tip prizlerin davacı yüklenici tarafından yapıldığı anlaşılmakta ise de bu imalâtların iş sahibi yararına olup olmadığı, iş sahibi yararına ise bedel hesaplamasının yapıldığı yıl serbest piyasa rayiçlerine göre belirlenmesi gerekir iken yüklenicinin sunduğu Erimtay şirketine ait proforma faturanın nazara alınmaması gerektiği yönündeki davalı savunması üzerinde durulmaksızın hesaplama yapılarak hüküm kurulması da doğru olmamıştır.
O halde mahkemece yapılması gereken iş; bilirkişi heyetinden bozma doğrultusunda hesaplama yapan, az yukarıda belirtilen ilke ve konuları kapsayan, mahkemenin ve Yargıtay’ın denetimine elverişli rapor almak, bu rapora esaslı ve hukuken geçerli itiraz olduğu takdirde yeniden ek rapor alarak bu itirazları değerlendirmek ve raporun bozmaya uygun düzenlenip düzenlenmediği mahkemece denetlendikten sonra bozmaya uygun yapılacak hesaba göre karar vermekten ibaret olmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 03.06.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.