Yasal bir sözleşme olmadan yükleniciye yaptırılan işler için yükleniciye hak ediş ödenir mi?

<![CDATA[

Konu : Yasal bir sözleşme olmadan yükleniciye yaptırılan işler için yükleniciye hak ediş ödenir mi?

Karar Veren Mahkeme: Yargıtay 15.Hukuk Dairesi

Karar Tarihi: 25.12.2009

Karar Sayısı : E:2009/7149, K: 2008/6857

Olay Özeti Karar ve Sonuç :

Davacı vekili; müvekkilinin 2004 yılı Ocak, Şubat ve Mart aylarında davalı belediye için inşaat, tadilat, parke taşı döşemesi, yol yapımı gibi işler yapıldığını davalının fatura bedellerini ödemediğini, icra takibine de itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına, %40 icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevabında; 12.03.2004 tarihli fatura dışındaki mal ve hizmetlerin alınmadığını, bu konuda yapılmış bir sözleşme bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.

Mahkemece; davalı belediyenin 4734 Saydı Kamu İhale Kanunu’nun 2/a maddesi uyarınca, tüm alım ve hizmetlerinin bu Kanun hükümlerine uygun biçimde yapılması gerektiği, yanlar arasında yasaya uygun bir sözleşme imzalanmadığı faturaların tebliğ edilmiş olmasının tek başına akdi ilişkinin varlığını ispata yeterli bulunmadığı görüşüyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafında temyiz edilmiştir.

Gerçekten de mahkemece de belirtildiği, üzere yanlar arasında dava konusu edilen imalâtların yapımı konusunda ihaleye çıkılmamış, sözleşme imzalanmamıştır. İmalâtların eski belediye yönetimince yaptırıldığı, kayıtlarda bulunmadığı belirtilmektedir. Ne var ki dosyada mevcut tahakkuk müzekkereleri, verile emirleri, yer teslim tutanağı, idari raporlardan ve dinlenen şahitlerin ifadelerinden bir kısım işlerin davacıya yaptırıldığı ve davalı tarafından kullanıldığı anlaşılmaktadır. BK’nın 413. maddesinde iş sahibinin menfaati için yapılmış olan bir işte, yapan kimsenin hâl icabına göre zaruri veya faydalı bulunan bilumum masraflarını faizi ile edaya ve bu kabil taahhütlerini ifaya ve hakimin takdir edeceği zararı tazmine iş sahibi mecburdur, hükmü getirilmiştir. Bu maddenin uygulanabilmesi için iki koşulun birlikte gerçekleşmesi gerekir; iş görende, iş sahibi çıkarına davranmak amacı olmalıdır, iş sahibinin çıkarı nedeniyle işin görülmesi, gerekli olmalıdır. Ayrıca iş gören iş sahibini borç altına sokmak amacına sahip oImalıdır. Gider kavramı ise geniş tutulmalı, yalnız harcanan paralar değil, her türlü malî fedakârlık anlaşılmalıdır.

Dava konusu olayda; bedeli istenen imalâtların belediye yetkililerinin talimatıyla gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar sözleşme imzalanmamış ise de BK’nın 413 ve devamı maddeleri uyarınca davalının yararına, menfaatine yapılan işlerin bedeli ödetilmelidir. (Yargıtay 4.H.D. 23.02.1984 gün E.767-K.987, ll.H.D. 06.03.1975 gün 4377 Esas-1580 sayılı Kararı, 15.H.D.’nin 28.09.1995 gün 2185 E.-5109 K.sayılı kararı). Bu nedenle mahkemece mahallinde keşif yapılmak suretiyle davacı tarafından gerçekleştirilen imalâtın davalı yararına olup olmadığı, davalının bu imalâttan yararlanıp yararlanmadığı belirlenmeli, bilirkişiden alınarak raporla bedeli yapıldıkları tarihlerdeki mahalli rayiçlerden saptanmalı, varsa davalı yanca kanıtlanacak ödemeler iş bedelinden düşülerek kalanı asıl alacak olarak kabul edilmelidir. İcra takibinde işlemiş faiz de talep edildiğinden davalının temerrüde düşürüldüğü tarih esas alınarak ve faturaların tebliğinin temerrüde esas alınamayacağı da göz önünde tutularak bu konuda hüküm kurulmalı, varsa işlemiş faize yeniden faiz yürütülmeden takibin devamına karar verilmeli, ortada belirlenebilir bir alacak olmadığı için davacının icra inkâr tazminatı isteminin reddine karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar üzerinde durulmadan davanın reddi doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur.

]]>