Yükümlü şirket tarafından vergi borcunun vadesinde başvuruda bulunulmak suretiyle yargı kararı ile kendilerine iadesine hükmedilen tutardan mahsubu suretiyle ödendiği anlaşıldığından, söz konusu yargı kararının Danıştay tarafından bozulması üzerine, gecikme zammının vergi borcunun vade tarihinden itibaren değil, bozma kararının vergi dairesi müdürlüğüne tebliğ tarihinden itibaren hesaplanacağı hakkında.

<![CDATA[KAMU ALACAKLARININ TAHSİLİ T.C. D A N I Ş T A Y Dokuzuncu Daire Esas No : 2003/341 Karar No : 2005/364 Özeti : Yükümlü şirket tarafından vergi borcunun vadesinde başvuruda bulunulmak suretiyle yargı kararı ile kendilerine iadesine hükmedilen tutardan mahsubu suretiyle ödendiği anlaşıldığından, söz konusu yargı kararının Danıştay tarafından bozulması üzerine, gecikme zammının vergi borcunun vade tarihinden itibaren değil, bozma kararının vergi dairesi müdürlüğüne tebliğ tarihinden itibaren hesaplanacağı hakkında. Temyiz İsteminde Bulunan: … Vekilleri : Av. …, Av. … Karşı Taraf : Boğaziçi Kurumlar Vergi Dairesi Başkanlığı – İSTANBUL İstemin Özeti : Yükümlü şirket adına düzenlenen 9.1.2002 tarih ve 0006 takip numaralı ödeme emrinde yer alan gecikme zammının 175.834.961.000.- liralık kısmının iptali istemiyle açılan davayı; dosyanın incelenmesinden, yükümlü şirket tarafından ihtirazi kayıtla 1997 yılı kurumlar vergisi ve 1998/Nisan dönemi muhtasar beyannamesi verildiği ve tahakkuk eden vergilerin ödendiği, buna karşı açılan davanın İstanbul 3. Vergi Mahkemesinin 18.11.1998 tarih ve 1998/1397, 1398 sayılı kararları ile kabul edilmesi ve ödenen tutarların ret ve iadesine hükmedilmesi üzerine, yükümlü şirket tarafından, sözkonusu iadesi gereken tutarın Ocak/1999 dönemi için tahakkuk eden katma değer vergisine mahsubunun talep edildiği, anılan mahkeme kararlarının temyizi üzerine iadeye olanak sağlayan yargı kararının Danıştay Dördüncü Dairesinin 22.4.1999 tarihli kararı ile yürütmesinin durdurulması ve 17.1.2000 tarih ve 2000/22 ve 23 sayılı kararları ile bozulması üzerine, vergi dairesi müdürlüğünce Ocak/1999 dönemine ilişkin katma değer vergisinin vadesi olan 25.2.1999 tarihinden itibaren vergi aslı ile birlikte gecikme zammı da hesaplanarak tahsili için dava konusu ödeme emrinin düzenlendiğinin anlaşıldığı, olayda, mahsuba olanak veren iade alacağı Danıştay Dördüncü Dairesinin yürütmeyi durdurma ve 273 bozma kararları sonucu ortadan kalktığından, sözkonusu katma değer vergisi borcunun vadesinde ödenmemiş sayılması ve bunun sonucu katma değer vergisi ile hesaplanan gecikme zammının tahsili için düzenlenen ödeme emrinin dava konusu kısmında isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle reddeden İstanbul 6. Vergi Mahkemesinin 8.10.2002 tarih ve 2002/1498 sayılı kararının; gecikme zammının Danıştay Dördüncü Dairesinin bozma kararından, 5.9.2000 tarihinden itibaren gecikme zammı hesaplanması gerekirken 25.2.1999 tarihinden itibaren hesaplandığının aradaki süreye tekabül eden 175.834.961.000.-liralık kısmında hukuka uyarlık bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir. Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır. Danıştay Savcısı Zerrin Güngör’ün Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir. Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir. Tetkik Hakimi Aydemir Saydan’ın Düşüncesi: İleri sürülen iddialar usule ve hukuka uygun Vergi Mahkemesi kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerekeceği düşünülmektedir. TÜRK MİLLETİ ADINA Hüküm veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince işin gereği görüşüldü: Uyuşmazlıkta, yükümlü şirket adına, Ocak/1999 dönemine ilişkin tahakkuk ettirilen katma değer vergisi ile hesaplanan gecikme zammının tahsili için düzenlenen ödeme emrinde yer alan gecikme zammının 175.834.961.000.- liralık kısmının iptali istemiyle açılan davayı reddeden vergi mahkemesi kararının bozulması istenilmektedir. Dosyanın incelenmesinden, yükümlü şirket tarafından ihtirazi kayıtla 1997 yılı kurumlar vergisi ve 1998/Nisan dönemi muhtasar beyannamelerinin verildiği ve tahakkuk eden vergilerin ödendiği, bunlara karşı açılan davanın İstanbul 3. Vergi Mahkemesinin 18.11.1998 tarih ve 1998/1397, 1398 sayılı kararları ile kabul edilmesi ve ödenen tutarların ret ve iadesine hükmedilmesi üzerine yükümlü şirket tarafından, sözkonusu iadesi gereken tutarın Ocak/1999 dönemi için tahakkuk eden katma değer vergisi borcuna mahsubunun talep edildiği, mahsubun yapıldığı, ancak iadeye olanak veren vergi mahkemesi kararının, Danıştay Dördüncü Dairesinin 22.4.1999 tarihli kararı ile yürütmesinin durdurulması, 17.1.2000 tarih ve 2000/22 ve 23 sayılı kararları ile bozulması üzerine, mahsup yoluyla ödemenin ortadan kalktığından bahisle vergi dairesi müdürlüğünce Ocak/1999 dönemine ilişkin katma değer vergisinin vadesi olan 25.2.1999 tarihinden itibaren vergi aslı ile birlikte gecikme zammı da hesaplanarak tahsili için dava konusu ödeme emrinin düzenlendiği anlaşılmıştır. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51. maddesinde, amme alacağının ödenmeyen kısmına vadenin bitim tarihinden itibaren her ay için maddede belirtilen oranda gecikme zammı uygulanacağı kurala bağlanmıştır. Anılan yasal düzenlemeye göre kamu alacağı için gecikme zammı hesaplanabilmesi için vadesi geldiği halde ödenmemiş olması ve ödememe halinin yükümlü şirketin tutumundan kaynaklanması gerekir. Olayda, davalı idarece yargı kararı sonucunda mahsup yoluyla ödenmiş bulunan kamu alacağının sözkonusu kararın Danıştay Dördüncü Dairesi tarafından bozulması üzerine yükümlü şirketin mahsup yoluyla ödemeye konu ettiği alacağı ortadan kalktığından 25.2.1999 vadeli katma değer vergi borcunun hiç ödenmediği kabul edilerek gecikme zammı hesaplanmıştır. Halbuki yargı kararı ile doğan yükümlü şirketin iade alacağının vadesi içinde 274 yapılan başvuru ile vergi borcunun mahsubu talebi ve mahsup yoluyla ödendiği görülmektedir. Görüldüğü gibi ortada yükümlü şirket tarafından vergi borcunun vadesinde ödenmemesi hali mevcut olmayıp, yargı kararına dayanan ve tekrar yargı kararı sonucu ortadan kalkan bir ödeme mevcuttur. Yargı kararına dayanılarak yapılan ödemenin yine yargı kararı sonucu ortadan kalkması halinde sözkonusu kamu alacağının vadesinde ödenmediğinin kabul edilerek vade tarihinden itibaren gecikme zammı hesaplanacağı yolunda da bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Öte yandan, sözkonusu ödeme Danıştay Dördüncü Dairesi kararı ile ortadan kalktığına göre gecikme zammının bozma kararının vergi dairesine tebliğ tarihinden itibaren hesaplanması gerekir. Bu durumda yazılı gerekçeyle davayı reddeden vergi mahkemesi kararında isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne, İstanbul 6. Vergi Mahkemesinin 8.10.2002 tarih ve 2002/1498 sayılı kararının bozulmasına 17.2.2005 tarihinde oybirliği ile karar verildi.]]>