Davacı taşeron 29.528,00 TL iş bedeline hak kazandığını, bu miktarın 22.500,00 TL’lik kısmının ödendiğini, bakiye 7.028,00 TL alacağı bulunduğunu iddia etmekte, davalı yüklenici ise düzenlediği taşeron kesin hak edişine göre davacının 26.728,42 TL’lik imalât yaptığını, bu miktardan ayıplı imalâtlar nedeniyle 1.670,00 TL kesinti yapıldığında davacı taşeronun 25.058,42 TL alacağı kaldığını, takip tarihinden önce yapılan 22.500,00 TL’lik ödeme ile takipten sonra 06.06.20** tarihli posta havalesi ile yapılan 2.750,00 TL’lik ödeme düşüldüğünde bakiye borç bulunmadığını savunmaktadır. Mahkemece davalının savunması doğrultusunda hesaplama yapan hukukçu bilirkişi raporu dayanak alınarak dava sonuçlandırılmıştır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalı yüklenici tarafından düzenlenen taşeron kesin hakedişinin doğru olduğu kabul edilmiş, alacak-borç hesabı hakedişteki veriler ve kesintiler denetlenmeksizin aynen alınmak suretiyle yapılmıştır. Oysa bu hakedişte yalnızca davalı şirket adına atılmış imzalar mevcut olup, davacı taşeron …’nin imzası bulunmamaktadır. Davalı yüklenici tarafından tek taraflı çıkarılan ve davacı taşeron imzasını içermeyen taşeron kesin hakedişinin kesinleştiği ve davacı taşeronu bağladığı kabul edilemeyeceğinden kesin hesabın sözü edilen hakediş dayanak alınarak değil, mahallinde keşif ve ölçüm yapılarak teknik bilirkişi aracılığıyla çıkarılması gerekir

image_pdfimage_print
Bu içerik sadece üyelere özeldir. Üyelere özel içerikleri görebilmek için lütfen üye olun
Üye Ol
image_pdfimage_print