yargı Alanındaki Hak Kayıplarının Önlenmesi Amacıyla Getirilen Durma Süresinin Uzatılmasına Dair Cumhurbaşkanlığı Kararında “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun geçici maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen durma süresi 4734 sayılı Kamu İhale Kanununda öngörülen zorunlu idari başvuru yoluna ilişkin süreler hariç 1/5/2020 (bu tarih dâhil) tarihinden 15/6/2020 (bu tarih dâhil) tarihine kadar (salgın hastalığın yayılma tehlikesinin daha önce ortadan kalkması halinde yeniden değerlendirilmek üzere) uzatılmıştır” hükümleri hk yargı kararı

image_pdfimage_print
57 / 100

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/527 Esas
KARAR NO : 2021/198

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 24/08/2020
KARAR TARİHİ : 23/02/2021

Hak Kayıplarının Önlenmesi

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde: davalı şirket ile aralarındaki ticari ilişki nedeni ile cari hesap alacakları bulunduğunu, davalının borcunu ödememesi üzerine İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında icra takibi yapıldığını, davalının haksız olarak takibe itiraz ettiğini, açıklanan nedenlerle itirazın iptaline, borçlunun %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; alacak talepleri için 1 yıllık hak düşürücü süre itirazları olduğunu, ticari defter ve kayıtlarına göre davacı tarafa borçları olmadığını, açıklanan nedenlerle davalı şirket aleyhinde başlatılan haksız icra takibine itiraz etmeleri gerektiğini, davacı şirkete borçları olmadığını, davacı tarafın %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesi ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, dosya kapsamı belgeler ve her iki tarafa ait ticari defter ve kayıtlar incelenmek sureti ile davacının icra takibi tarihi itibariyle alacaklı olup olmadığı, alacağının varlığı konusunda bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş olup, bilirkişi tarafından düzenlenen 20/01/2021 tarihli raporda; taraflar arasındaki belgeleri ibraz edilen ve birbirini teyit eden fatura ve ödemelerin nazara alınması sonucu taraflar arasındaki hesap farkılılığının 946,06 TL olduğu bu tutarın ise 2015 yılı ve daha önceki işlem kayıtlarından kaynaklandığı, davalı şirket 2015 yılı defterlerini ibraz etmiş ise de davacı şirket 2015 yılı defterlerini ibraz etmediğinden dolayı 946,04 TL tutarlı farkın kaynağı tespit edilemediğinden dolayı davacı şirketin davalı şirketten İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından 05/02/2019 takip tarihi itibari ile 6.164,45 TL asıl alacaklı olacağı sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, taraf beyanları. bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Dava, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’ nun 67. maddesine dayalı itirazın iptali isteminden ibarettir.
Dava konusu, yapılan ticari ilişkiden kaynaklı açık hesap ilişkisine dayalı alacağın tahsili için davacı tarafça davalı hakkında başlatılan icra takiplerine vaki davalının itirazının iptali ile icra inkar tazminatının davalıdan tahsili istemine ilişkin olduğu görülmüştür.
Yargılamaya konu İstanbul …. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; 8.217,02 TL’ nin takip tarihinden itibaren faiziyle tahsili talep edilmiştir. Davalıya ödeme emri tebliğ edilmiş, davalı borçlu vekili süresinde itirazında borca itiraz ettiğini belirtmiştir. İtiraz üzerine takibin durduğu ve süresinde iş bu davanın açıldığı görülmüştür.
İtirazın iptali davasının yasal şartlarından bir tanesi, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde davanın açılmış olmasıdır.
İcra dosyanın incelenmesinde; takip talebinin 13.03.2019 tarihinde davalıya tebliğ edildiği, davalı vekili tarafından 13.03.2019 tarihinde takibe, borca ve faize itiraz edildiği ve takibin 14.03.2019 tarihinde durdurulmasına karar verildiği görülmüştür. Takip talebine itirazın ve durdurma kararının davacıya tebliğ edildiğine dair dosya içerisinde herhangi bir tebliğ vb. kayıt bulunmamaktadır.
Davacı vekilinin 21.03.2019 tarihinde dava açmadan önce, iş bu ihtilaf yönünde arabulucuya başvurduğu görülmüştür. Davacı tarafın, itirazdan haberi olmadan iş bu ihtilaf yönünden arabulucuya başvurmasının ihtimali bulunmamaktadır. Davacı taraf, arabulucuya başvuru tarihi itibariyle itiraza vakıftır.
Ancak, Yargıtay HGK’ nın 18.06.2019 Tarih ve 2017/19-1651 E. – 2019/707 K. Sayılı ilamında ” itirazın iptali davası, bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması gereken bir dava olup, açık kanuni düzenlemeye göre dava açma süresi itirazın tebliği ile başlayacaktır. Ödeme emrine itiraz, 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine uygun olarak takip alacaklısına tebliğ edilmez ise dava açma süresi başlamayacaktır. İİK’nın 67/1. maddesindeki düzenleme dikkate alındığında icra dosyasında alacaklının icra işlemleri yapmış olmasının itirazın tebliği anlamına gelmeyeceği de açıktır. Bu durumda, mahkemece açılan davanın süresinde olduğu gözetilerek, işin esasına girilip sonucuna göre bir karar verilmelidir. ” şeklinde belirtildiğinden, itirazın tebliği gerekmektedir.
Arabuluculuk görüşmeleri sonucunda, yargılamaya konu icra takibine davalının itirazının olduğu ve arabulucuk görüşmesi sonucunda anlaşmanın sağlanamadığına dair 05.04.2019 tarihli arabuluculuk anlaşamama son tutanağının düzenlendiği görülmüştür. Bu tutanak altında davacı vekilinin imzası yer almaktadır. Artık, 05.04.2019 tarihi itibariyle davacı vekiline tutanak içeriği kendi imzası ile birlikte düzenlenerek tebliğ edilmiştir.
Bilindiği üzere, Covid-19 salgın hastalığına bağlı olarak yargı alanındaki hak kayıplarının önlenmesi amacıyla alınan tedbirler kapsamında;
1) 7226 sayılı Kanun Geçici 1. Maddesinde; “9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu ile takip hukukuna ilişkin diğer kanunlarda belirlenen süreler ve bu kapsamda hâkim veya icra ve iflas daireleri tarafından tayin edilen süreler; nafaka alacaklarına ilişkin icra takipleri hariç olmak üzere tüm icra ve iflas takipleri, taraf ve takip işlemleri, yeni icra ve iflas takip taleplerinin alınması, ihtiyati haciz kararlarının icra ve infazına ilişkin işlemler 22/3/2020 (bu tarih dâhil) tarihinden itibaren 30/4/2020 (bu tarih dâhil) tarihine kadar durur. Bu süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden itibaren işlemeye başlar”,
2) 2480 sayılı Yargı Alanındaki Hak Kayıplarının Önlenmesi Amacıyla Getirilen Durma Süresinin Uzatılmasına Dair Cumhurbaşkanlığı Kararında; “7226 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun geçici 1 inci maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen durma süresi, 4734 sayılı Kamu İhale Kanununda öngörülen zorunlu idari başvuru yoluna ilişkin süreler hariç, 1/5/2020 (bu tarih dâhil) tarihinden 15/6/2020 (bu tarih dâhil) tarihine kadar (salgın hastalığın yayılma tehlikesinin daha önce ortadan kalkması halinde yeniden değerlendirilmek üzere) uzatılmıştır.” hükümleri yer almaktadır. Bu kapsamda; 7226 sayılı Kanun Geçici 1. Maddesi ile İcra İflas Kanunundan kaynaklı tüm süreler 22.03.2020 tarihi itibari ile durmuş ve Cumhurbaşkanlığı kararı ile durma süresinin bitimi 15.06.2020 (bu tarih dahil) tarihi olarak belirlenmiştir.
Yukarıda belirtilen kanun hükmü ve Cumhurbaşkanlığı kararı davacı yönünden değerlendirildiğinde: davacıya tebliğin gerçekleştiği 05.04.2019 tarihinden 21.03.2020(bu tarih dahil) tarihine kadar 1 yıllık hak düşürücü süre işlemiş olup, 22.03.2020 tarihi itibariyle sürenin durduğu; 16.06.2020 tarihi itibariyle işlemeye devam etiği anlaşılmıştır.
05.04.2019 ile 21.03.2020 tarihleri arasında 352 gün olduğu (11 ay 17 gün), geriye kalan 13 gün yönünden sürelerin durduğu; 16.06.2020 tarihinden itibaren 13 gün eklendiğinde dava açma süresinin 28.06.2020 tarihi itibariyle dolduğu anlaşılmıştır.
İş bu davanın 24.08.2020 tarihinde açıldığı görülmüştür. Davacı tarafça, dava şartına aykırı olarak süresinden sonra açılan iş bu davanın aşağıdaki şekilde usulden reddine karar verilmiş ve hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2- Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 59,30 TL harcın davacı tarafça peşin yatırılan 126,94 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 67,64 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacı tarafa İADESİNE,
– Arabuluculuk sonuç tutanağı tarihi itibariyle yürürlükte bulunan tarifeye göre tahakkuk eden 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,

3- Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
– Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan miktarın karar kesinleştiğinde davacı tarafa İADESİNE, (Gerekçeli kararın tebliğe çıkarılma masraflarının kalan gider avansından karşılanmasına)
4- Davanın red miktarı dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere davacının ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.23/02/2021

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza

image_pdfimage_print