ihale firmaların bilgisine İşçinin sağlığı işverenin sorumluluğunda mıdır? (Emsal Yargıtay kararlı)

image_pdfimage_print
55 / 100

İşveren, kendi bireysel sağlığının yanı sıra yanında çalışan işçinin de sağlığına dikkat etmesi gerekmektedir. İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 4. maddesinde işveren bakımından; sağlık ve güvenlik tedbirlerinin değişen şartlara uygun hale getirilmesi ve mevcut durumun iyileştirilmesi, iş sağlığı ve güvenliği hakkında eğitim ve bilgi verilmesi, gerekli araç ve gereçlerin sağlanması vb. gibi bir takım tedbirlerin alınması yükümlülüğü düzenlenmiştir. İşverenin bu yükümlülüğüyle işçinin maddi varlığının yanı sıra manevi varlığının da korunması amaçlanmaktadır. İşbu husus 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 417. maddesinde de düzenlenmiştir.

Kanunlarla sadece işverene yükümlülük getirilmekle yetinilmemiş, bununla birlikte işçilerin de bu yükümlülüklere uyacakları Türk Borçlar Kanunu’nun 417. maddesinde “işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdür” denilmek suretiyle belirtilmiştir.

İşveren ve işçinin İş Sağlığı ve Güvenliği ve Sosyal Si̇gortalar ve Genel Sağlık Si̇gortası Kanunu’ndan kaynaklanan yükümlülüklerine aykırı davranmasının hukuki ve cezai müeyyidesi var mıdır, müeyyidelerin işveren lehine hafiflemesi veya ortadan kalkması mümkün müdür?
İşverenin; iş kazası sebebiyle işçiye, yakınlarına ve SGK’ya karşı tazminat yükümlülüğü olduğu gibi cezai müeyyidelerle karşılaşması da söz konusu olur. Bununla birlikte iş kazalarında işverenin hukuki ve cezai sorumluluğu alınması gereken tedbirlerin tümünün alınması, bilgilendirmelerin usulüne uygun olarak yapılması, nedensellik bağının kesilmesi(mücbir sebep ile zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusuru) vb. durumlara göre azalacak ve hatta belirli durumlarda ortadan kalkabilecektir. İşverenin İş Sağlığı ve Güvenliği kanundan, Sosyal Si̇gortalar Ve Genel Sağlık Si̇gortası Kanunu’ndan kaynaklanan yükümlülüklerine eksiksiz uyması sorumluluğun belirlenmesinde önemlidir.

“İş sağlığı ve güvenliği önlemlerine aykırılık sebebiyle oluşan zararları tazmin etmek amacıyla açılan davalarda işverenin kusuru, zarar miktarına ulaşılmasında büyük önem taşır. Bu nedenle kazanın gerçekleşmesinde tarafların kusur durumlarının çeşitli ihtimallere göre ortaya konulması ve kusurun tazminata ne şekilde etki ettiğinin belirlenmesinde fayda bulunmaktadır.” (YARGITAY 21. HD. E. 2019/5246 K. 2020/975 T. 20.2.2020)

“Taksirle gerçekleştirilen bazı eylemlerin suç olarak tanımlanıp cezai yaptırıma bağlanmasıyla, insanların gittikçe yoğunlaşan ve karmaşık hale gelen toplum hayatı içinde daha dikkatli davranmalarının temin edilmesi amaçlanmaktadır. Kanun ve ortak hayat tecrübesinin sonucu olarak kendisine toplum tarafından yüklenen dikkat ve özen görevini ihlal eden ve bu hareketiyle öngörülebilir zararlı neticeye sebep olan kişinin taksirle işlenen suçlara dair cezai sorumluluğu benimsenmiş, fakat taksirden söz edilmesi için de failin hareketiyle meydana gelen netice arasında nedensellik bağının bulunması ve neticenin öngörülebilir olmasına rağmen öngörülmemiş olması aranmıştır.” (YARGITAY CEZA GENEL KURULU E. 2014/12-103 K. 2014/552 T. 9.12.2014

image_pdfimage_print