Türk Ceza Kanunu’nda Yer Alan İhaleye Fesat Karıştırma

image_pdfimage_print
63 / 100

Türk Ceza Kanunu’nda Yer Alan İhaleye Fesat Karıştırma ve Edimin
İfasına Fesat Karıştırma Suçları
İhaleye Fesat Karıştırma suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 235. Maddesinde
düzenlenmiştir. Söz konusu madde ile Kamu kurum veya kuruluşları adına yapılan mal
veya hizmet alım veya satımlarına ya da kiralamalara ilişkin ihaleler ile yapım ihalelerine
fesat karıştırılması cezai hüküm altına alınmıştır. Kamu kurum veya kuruluşları adına
yapılan mal veya hizmet alım veya satımlarına ya da kiralamalara ilişkin ihalelere fesat
karıştırmak suçun maddi unsurunu oluşturmaktadır.

Öncelikle ihaleye fesat karıştırma suçunun kapsamının irdelenmesi faydalı olacaktır.
İhaleye fesat karıştırma fiilleri 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu ya da 2886 sayılı
Devlet İhale Kanunu ile sınırlı olmayıp geniş bir yelpazeyi kapsayacak şekilde
düzenlenmiştir. İhaleye fesat karıştırma suçu kapsamını belirleyen kıstasların başında alım,
satım, yapım ya da kiralama ihalelerinin kamu kurum ve kuruluşları adına yapılıyor alması
olarak karşımıza çıkmaktadır.

İhaleyi yapan idare bakımından;
– Kamu kurum veya kuruluşları aracılığı ile yapılan artırma veya eksiltmeler,
– Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları adına yapılan mal veya hizmet
alım veya satımlarına ya da kiralamalar adına yapılan mal veya hizmet alım veya
satımlarına ya da kiralamalar,
– Kamu kurum veya kuruluşlarının adına yapılan mal veya hizmet alım veya
satımlarına ya da kiralamalar,
– Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının iştirakiyle kurulmuş şirketler
adına yapılan mal veya hizmet alım veya satımlarına ya da kiralamalar,
– Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının iştirakiyle kurulmuş
şirketlerin bünyesinde faaliyet icra eden vakıflar adına yapılan mal veya hizmet alım veya
satımlarına ya da kiralamalar,
– Kamu yararına çalışan dernekler adına yapılan mal veya hizmet alım veya
satımlarına ya da kiralamalar,
– Kooperatifler adına yapılan mal veya hizmet alım veya satımlarına ya da
kiralamalar ihaleye fesat karıştırma suçuna ilişkin fiillerin cezaya tabi olduğu ihaleler
olarak karşımıza çıkmaktadır

Uygulanacak idareler açısından geniş kapsama sahip olan ihaleye fesat karıştırma
suçu seçimlik hareketlik bir suç olarak karşımıza çıkmaktadır. İhaleye fesat karıştırma
fiilleri ise şöyledir:
 Hileli davranışlarla ihaleye katılma yeterliğine veya koşullarına sahip olan
kişilerin ihaleye veya ihale sürecindeki işlemlere katılmalarını engellemek,
 Hileli davranışlarla ihaleye katılma yeterliğine veya koşullarına sahip olmayan
kişilerin ihaleye katılmasını sağlamak,
 Hileli davranışlarla teklif edilen malları, şartnamesinde belirtilen niteliklere
sahip olduğu hâlde, sahip olmadığından bahisle değerlendirme dışı bırakmak,
 Hileli davranışlarla teklif edilen malları, şartnamesinde belirtilen niteliklere
sahip olmadığı hâlde, sahip olduğundan bahisle değerlendirmeye almak,
 Tekliflerle ilgili olup da ihale mevzuatına veya şartnamelere göre gizli
tutulması gereken bilgilere başkalarının ulaşmasını sağlamak,
 Cebir veya tehdit kullanmak suretiyle ya da hukuka aykırı diğer davranışlarla,
ihaleye katılma yeterliğine veya koşullarına sahip olan kişilerin ihaleye, ihale sürecindeki
işlemlere katılmalarını engellemek, (Madde metninde açıkça belirtilmemesine rağmen
çıkma tabir edilen para karşılığında ihaleden çekilmek de hukuka aykırı bir davranış olarak
kabul edilebilir.
 İhaleye katılmak isteyen veya katılan kişilerin ihale şartlarını ve özellikle fiyatı
etkilemek için aralarında açık veya gizli anlaşma yapmaları.142
Bu bağlamda ihaleye fesat karıştırma fiillerinin madde metninde detaylı olarak yer
aldığı görülmektedir. Failin seçimlik hareketlerden birisini yerine getirmesi durumunda
ihaleye fesat karıştırma eylemin gerçekleşmiş olmaktadır. “İhaleye fesat karıştırma”
suçunda yer alan “fesat”ın hangi anlama geldiğinin hukuki perspektiften doğru
anlaşılabilmesi için 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun da göz önünde bulundurulması
faydalı olacaktır. Zira 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nda hile, vaat, tehdit, nüfuz
kullanma, çıkar sağlama, anlaşma, irtikap, rüşvet suretiyle veya başka yollarla ihaleye
ilişkin işlemlere fesat karıştırmak veya buna teşebbüs etmek yasaklanmıştır.

İhaleye fesat karıştırma fiilinin gerçekleşmesi için kamunun zararının oluşması
zorunlu değildir. Maddenin 3. Fıkrası ve madde gerekçesi ışığında ihale sürecinde
korunmak istenen hukuki değerin kamusal faaliyetlerin dürüstlük ilkesine uygun olarak
yürütüldüğüne dair ve özellikle kamu adına yapılan mal ve hizmet alım ve satımı gibi ihale
işlemlerinin yapılmasıyla ilgili olarak, kamu görevlilerine duyulan güven olduğu
söylenebilir. Öte yandan ihaleye fesat karıştırma suçu ile piyasa açısından gözetilen
yararın ise “rekabet” olduğu söylenebilir.
Zira kamunun yararına olarak bile olsa güveni sarsacak şekilde rekabetin maddede belirtilen fiiller ile ortadan kaldırılması ya da zedelenmesi durumu suç olarak tanımlanmıştır. Bu bağlamda kanun koyucunun piyasanın doğal şartlarında oluşacak rekabeti, kamunun spesifik bir ekonomik yararına bile tercih edebileceği görülmektedir. Diğer bir deyişle kamunun menfaatine olan bazı durumlarda bile ihaleye fesat karıştırma suçunda yer alan fiillerden söz edilebilecektir. İhaleye fesat karıştırma suçu dolayısıyla menfaat temin eden görevli kişilerin ayrıca bu nedenle ilgili suç hükmüne göre cezalandırılması da madde ile düzenlenmiştir.
suçun oluşması için madde metninde yer alan hareketlerin yapılması yeterlidir
ayrıca yapılan hareketlerin sonucunda bir neticenin gerçekleşmesi beklenmemektedir. Bu
nedenle ihaleye fesat karıştırma suçu neticesi harekete bitişik bir suç tipidir. Bunun yanı
sıra suçun gerçekleşmesi için ihaleye fesat karıştırmaya yönelik hareketlerin yapılmasının
yeterli olduğu ve bu hareketler neticesinde ihaleyi yapan kurum ya da kuruluşta bir zararın
oluşmasının aranmadığı göz önünde bulundurulduğunda ihale fesat karıştırmanın somut
tehlike suçu olduğu söylenebilir. Çünkü ihaleye fesat karıştırmaya yönelik olarak yapılan
hareketler sonucunda bu suçla korunan hukuksal değerler ihlal edilmektedir.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 236. Maddesinde düzenlenen edimin ifasına
fesat karıştırma suçu ihaleye konu taahhüdün yerine getirilmesi aşamasındaki bazı fiiller
suç olarak tanımlanmıştır.
Madde gereğince;
– Kamu kurum veya kuruluşları,
– Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları,
– Kamu kurum veya kuruluşları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının
iştirakiyle kurulmuş şirketler,
– Kamu kurum veya kuruluşları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının
bünyesinde faaliyet icra edilen vakıflar,
– Kamu yararına çalışan dernekler,
– Kooperatiflere karşı taahhüt altına girilen edimin ifasına fesat karıştırılması cezai
hüküm altına alınmıştır.

Madde kapsamında değerlendirilebilecek ihaleler 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu
ya da 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu kapsamındaki ihaleler ile sınırlı olmayıp devlet
hesabına diğer mevzuat hükümlerince yapılan alım, satım, yapım ya da kiralama
ihalelerinin sözleşme aşamasındaki seçimlik hareketlerin icrası durumunda somut olayın
gerekli diğer şartları da taşıması halinde edimin ifasına fesat karıştırma suçundan söz
edilecektir.

İhaleye fesat karıştırma suçuna paralel olarak edimin ifasına fesat karıştırma
suçunda da seçimlik hareketlik fiiller edimin ifasına fesat karıştırma olarak tanımlanmıştır.
Hileli davranışlarla işlenmeleri halinde edimin ifasına fesat karıştırma olarak
değerlendirilecek fiiller ise şöyledir;
 İhale kararında veya sözleşmede evsafı belirtilen maldan başka bir malın teslim
veya kabul edilmesi,
 İhale kararında veya sözleşmede belirtilen miktardan eksik malın teslim veya
kabul edilmesi,
 Edimin ihale kararında veya sözleşmede belirtilen sürede ifa edilmemesine
rağmen, süresinde ifa edilmiş gibi kabul edilmesi,
 Yapım ihalelerinde eserin veya kullanılan malzemenin şartname veya
sözleşmesinde belirlenen şartlara, miktar veya niteliklere uygun olmamasına rağmen kabul
edilmesi,
 Hizmet niteliğindeki edimin, ihale kararında veya sözleşmede belirtilen şartlara
göre verilmemesine veya eksik verilmesine rağmen verilmiş gibi kabul edilmesi.
Edimin ifasına fesat karıştırma suçunun oluşabilmesi için kamu görevlilerinin
menfaat temin etmeleri şart değildir. Edimin ifasına fesat karıştırma suçu dolayısıyla
menfaat temin eden görevli kişilerin ayrıca bu nedenle ilgili suç hükmüne göre
cezalandırılması da madde ile düzenlenmiştir.

Türk Ceza Kanunu’nda Yer Alan Diğer Bazı Yolsuzluk Suçları
Çalışmanın bu bölümünde kamu ihale sisteminde görülme olasılığı en yüksek
yolsuzluk suçları olarak karşımıza çıkan, rüşvet, zimmet, irtikap, nitelikli dolandırıcılık,
görevi kötüye kullanma ve belgede sahtecilik suçlarına ilişkin değerlendirmelere yer
verilecektir.
Rüşvet suçu da yolsuzluk algılamalarında en çok akla gelen suçların başında yer
almaktadır. Ancak Türk Ceza Kanunu’nda tanımlanan rüşvet suçu ile toplumsal algılamada
rüşvet olarak algılanan fiillerin tam olarak örtüşmediği söylenebilir. Bu bağlamda eski hali
ile “Bir kamu görevlisinin, görevinin gereklerine aykırı olarak bir işi yapması veya
yapmaması için kişiyle vardığı anlaşma çerçevesinde bir yarar sağlaması” olarak
tanımlanan rüşvet suçu 5 Temmuz 2012 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe
giren 6352 sayılı Kanun ile değiştirilerek yolsuzluk algılamalarına yakınlaştırılmaya
çalışılmıştır.

Rüşvet suçu Yürürlükteki hali Türk Ceza Kanunu’nun 252. Maddesinde “Görevinin
ifasıyla ilgili bir işi yapması veya yapmaması için, doğrudan veya aracılar vasıtasıyla, bir
kamu görevlisine veya göstereceği bir başka kişiye menfaat sağlanması” olarak
tanımlanmıştır. Rüşvet suçunda gerek kamu görevlisine gerekse menfaat sağlayan kişiye
cezaya hükmolunacağı gibi madde metni ile rüşvet konusunda anlaşmaya varılması
halinde, suç tamamlanmış olarak kabul edilmiştir.
Rüşvet suçunun kapsamının da oldukça geniş nitelikte olduğu söylenebilir. Zira
kamu görevlilerinin yanı sıra;
 Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları,
 Kamu kurum veya kuruluşlarının ya da kamu kurumu niteliğindeki meslek
kuruluşlarının iştirakiyle kurulmuş şirketler,
 Kamu kurum veya kuruluşlarının ya da kamu kurumu niteliğindeki meslek
kuruluşlarının bünyesinde faaliyet icra eden vakıflar,
 Kamu yararına çalışan dernekler,
 Kooperatifler
 Halka açık anonim şirketler adına hareket eden kişilere, kamu görevlisi sıfatını
taşıyıp taşımadıklarına bakılmaksızın, görevlerinin ifasıyla ilgili bir işin yapılması veya
yapılmaması amacıyla doğrudan veya aracılar vasıtasıyla, menfaat temin, teklif veya vaat
edilmesi; bu kişiler tarafından talep veya kabul edilmesi; bunlara aracılık edilmesi; bu ilişki
dolayısıyla bir başkasına menfaat temin edilmesi halinde de uygulanacaktır.
Zimmet suçu Türk Ceza Kanunu’nun 247 ve devamı maddelerde kamu
görevlisinin “Görevi nedeniyle zilyedliği kendisine devredilmiş olan veya koruma ve
gözetimiyle yükümlü olduğu malı kendisinin veya başkasının zimmetine geçirmesi”
olarak tanımlanmıştır. Madde metninde suçun, zimmetin açığa çıkmamasını sağlamaya
yönelik hileli davranışlarla işlenmesi nitelikli hal olarak düzenlenmiştir.

Zimmet veya irtikâp suçunun işlenmesine kasten göz yuman denetimle yükümlü
kamu görevlisinin işlenen suçun müşterek faili olarak sorumlu tutulması da hüküm altına
alınmıştır. Yine denetim görevini ihmal ederek, zimmet veya irtikâp suçunun işlenmesine
imkân sağlayan kamu görevlisi için de daha az bir ceza öngörülmüştür.
Zimmet suçunun malın geçici bir süre kullanıldıktan sonra iade edilmek üzere
işlenmesi, Soruşturma ve kovuşturma başlamadan önce, zimmete geçirilen malın aynen
iade edilmesi veya uğranılan zararın tamamen tazmin edilmesi ve zimmet suçunun
konusunu oluşturan malın değerinin azlığı halleri ise cezayı azaltıcı sebepler olarak
karşımıza çıkmaktadır.

Türk Ceza Kanunu’nun 250. maddesi ile düzenlenen irtikâp suçu ile “Kamu
görevlisi tarafından görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle kendisine veya
başkasına yarar sağlanmasına veya bu yolda vaatte bulunulmasına bir kimsenin icbar
edilmesi” cezai hükme bağlanmıştır. Madde metninde icbarın “Kamu görevlisinin haksız
tutum ve davranışları karşısında, kişinin haklı bir işinin gereği gibi, hiç veya en azından
vaktinde görülmeyeceği endişesiyle, kendisini mecbur hissederek, kamu görevlisine veya
yönlendireceği kişiye menfaat temin etmiş olması halinde” kabul edileceği düzenlenmiştir.
İrtikâp suçunda madde metninde yer alan icbarın niteliği önem arz etmektedir. Zira
bu icbarın, yağma suçunun oluşumuna neden olan cebir veya tehdit boyutuna varmaması
gerekir.
Aksi takdirde, gerçekleşen suç, icbar suretiyle irtikâp değil, gasp suçu olur.147
252. Maddenin ikinci fıkrasında ikna suretiyle irtikâp suçu tanımlanmıştır. İkna
suretiyle irtikâp suçunun oluşabilmesi için; kamu görevlisinin, hileli davranışlarla bir
kimseyi kendisine veya başkasına yarar sağlamaya veya bu yolda vaatte bulunmaya ikna
etmesi gerekir. İkna suretiyle irtikâp suçunu oluşturan hileli davranışların da kişinin yerine
getirdiği kamu görevinin sağladığı güven kötüye kullanılmak suretiyle gerçekleştirilmesi
gerekir.

İrtikâp fiillerinin mevzu hukukta rüşvet ve görevi kötüye kullanma suçları arasında
bir konumda bulunduğu söylenebilir. Rüşvet suçunda kamu görevlisine rüşvet veren kişiler
için de ceza öngörülürken irtikâp suçunda kamu görevlisine ya da başkasına menfaat
sağlayan kişiler için herhangi bir ceza öngörülmemiştir. Zira bu kişiler icbar edilmeleri
nedeniyle ve usulsüz herhangi bir işleme ilişkin taleplerinin olmadığından hareketle fiilde
mağdur olarak algılanabilirler. Dolayısıyla rüşvet suçunun aksine irtikâp suçundaki
yolsuzluğa konu fiiller bağlamında sorumluluğun yalnızca kamu görevlilerinde yüklendiği
görülmektedir.

Dolandırıcılık fiili Türk Ceza Kanunu’nun 157. Maddesinde, hileli davranışlarla bir
kimsenin aldatılıp, onun veya başkasının zararına olarak failin, kendisine veya başkasına
bir yarar sağlaması olarak tanımlanmıştır. Dolandırıcılık fiilinin yolsuzluk suçlarına bakan
kısmı ise Türk Ceza Kanunu’nun 158. Maddesinde yer almaktadır. Dolandırıcılık fiilinin
kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak işlenmesi hali madde ile Nitelikli
Dolandırıcılık olarak kabul edilmiş ve faile ceza öngörülmüştür.

Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Zararına Nitelikli Dolandırıcılık suçunun failinin
kamu görevlisi olması zorunlu değildir. Geniş bir uygulama alanına sahip nitelikteki suçun
faili hileli davranışlarla kamu kurum ve kuruluşlarını zarara uğratacak herhangi bir kişi
olabilir. Özellikle sağlık alanında görülme ihtimali bulunan yolsuzluk fiillerinin birçoğu
nitelikli dolandırıcılık suçu kapsamına girmektedir.

Özellikle tarımsal ve hayvansal desteklemeler üzerinde yapılan birçok fiil de
nitelikli dolandırıcılık kapsamında değerlendirilmektedir. Sosyal, ekonomik ve siyasal
amaçlarla çıkarılan ve sektörel eksiklikleri gidermek, bozulan dengeleri düzeltmek gibi
hedefleri olan sübvansiyonların kötüye kullanıldıkları durumlar da görülmektedir. BU
bağlamda yapılan çalışmalarda devletin yapmış olduğu transfer harcamaları, verdiği
sübvansiyonlar ile yolsuzluk arasında pozitif bir ilişki bulunduğu gözlemlenmiştir.148
Türk Ceza Kanunu’nda yer alan ve çalışmada yer alan diğer suç fiilleri açısından
“torba” nitelikte olduğu söylenebilen görevi kötüye kullanma suçu üç ayrı fiille
işlenebilmektedir.
Madde metninde;
 Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan hâller dışında, görevinin gereklerine
aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan
ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi ve
 Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan hâller dışında, görevinin gereklerini
yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına
neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat, sağlayan kamu görevlisi için ceza
öngörülmüştür.

Görevi kötüye kullanma suçu, genel, tali ve tamamlayıcı bir suç tipidir. Bu nedenle,
görevin gereklerine aykırı davranışın başka bir suçu oluşturmadığı hâllerde, kamu
görevlisini bu suça istinaden cezalandırmak gerekir.149 Örneğin ihaleye fesat karıştırma
suçunda failin kamu görevlisi olması durumunda aynı zamanda görevi kötüye kullanma
suçu da oluşacaktır. Ancak bu durumda özel düzenleme olan İhaleye Fesat Karıştırma suçu
uygulanacaktır.

İhale sürecindeki bir takım fiillerin görevi kötüye kullanma suçunu
oluşturabileceği, çalışmada görevi kötüye kullanma suçuna yer verilmesinin nedenini
oluşturmaktadır. Türk Ceza Kanunu’nun 235. Maddesinde yer alan fiillerin kamu görevlisi
olan fail tarafından ayrıca işlenmemiş olması halinde sadece görevi kötüye kullanma
suçundan söz edilebilecek nitelikteki bazı fiiller şöyle sıralanabilir;

– İhale yapılması gereken durumlarda, doğrudan temin yapmak veya öngörülen
usullere aykırı davranmak,
– İdarenin ihtiyacı olmadığı halde ihaleye çıkmak,
– İhale yöntemini değiştirmek (açık ihale yerine pazarlık usulüne başvurmak gibi),
– İhale mevzuatının genel ilkelerine aykırı davranmak (saydamlık, rekabet…)151
Bu örneklerden de ihaleye fesat karıştırma suçunun görevi kötüye kullanma suçuna
göre özel nitelikte olduğu söylenebilir. Ancak iki suç arasındaki ayrımın somut olay
bağlamında yapılmasının daha doğru olacağı düşünülmektedir. Zira eşik değerin altına
düşürmek amacıyla işi bölerek ihaleye çıkmak ve ihale yöntemini mevzuata aykırı olarak
belirlemek başlı başına ihaleye fesat karıştırma suçunu oluşturmasa da söz konusu fiiller
bir kimsenin ihaleye girmesini engellemek amacıyla işleniyorsa ihaleye fesat karıştırma
suçundan söz etmek gerekecektir.

Çalışmanın son bölümünde yer verileceği üzere yolsuzluk algılamaları bağlamında
fiillere karşılık gelen cezai süreler göz önünde bulundurulduğunda görevi kötüye kullanma
suçunun çoğunlukla etkinlikten ve caydırıcılıktan uzak olduğu söylenebilir.
Resmi ve Özel Belgede Sahtecilik suçları nitelikleri itibariyle her zaman yolsuzluk
suçları olarak algılanmamaktadırlar. Ancak özellikle ihale sürecindeki yolsuzluk fiilleri
sırasında sahtecilik fiillerinin kullanılmalarının gerektiği hususu göz önünde
bulundurularak çalışmada bu suçlara da yer verilmiştir. Resmi Belgede Sahtecilik suçu
Türk Ceza Kanunu’nun 204. Maddesinde, Özel Belgede Sahtecilik suçu da 207.
maddesinde düzenlenmiştir.
Maddeler ile;
– Bir resmî/özel belgenin sahte olarak düzenlenmesi,
– Gerçek bir resmî/özel belgenin başkalarını aldatacak şekilde değiştirilmesi,
– Sahte resmî/özel belgenin kullanılması suç fiilleri olarak tanımlanmıştır.
Resmi Belgede Sahtecilik suçunun failinin kamu görevlisi olması zorunlu olmadığı
halde, kamu görevlisi tarafından bu suçun işlenmesi cezalandırmada artırıcı sebep olarak
tanımlanmıştır.
Sahte resmî veya özel belgenin bir başka suçun işlenmesi sırasında kullanılması
hâlinde, hem sahtecilik hem de ilgili suçtan dolayı ayrı ayrı cezaya hükmolunması de Türk
Ceza Kanunu’nun 212. Maddesi ile hüküm altına alınmıştır. Bu bağlamda örneğin ihaleye
fesat karıştırma fiili sırasında sahte belge kullanılması durumunda her iki suçtan dolayı da
ayrı ayrı cezaya hükmolunacaktır.
Çalışmada yer verilen ve yolsuzluk suçları bağlamında algılandıkları düşünülen
suçların yanı sıra birçok suç tipi yolsuzluk suçu olarak değerlendirilebilmekte ya da
yolsuzluk suçları açısından araç suç olabilmektedir. Örneğin Türk Ceza Kanunu’nun 206.
Maddesinde resmî belgeyi düzenlemek yetkisine sahip olan kamu görevlisine yalan
beyanda bulunulması cezai hüküm altına düzenlenmiştir. Bu maddenin de bazı yolsuzluk
suçları açısından araç olarak kullanılabileceği öngörülmektedir.
Yine başka bir örnek olarak Türk Ceza Kanunu’nun 282. Maddesinde düzenlenen
suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama suçu verilebilir. Bu suç da yolsuzluk
algılamaları açısından ön sıralarda yer almaktadır. Aklama suçu ile alt sınırı altı ay veya
daha fazla hapis cezasını gerektiren bir suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerinin, yurt
dışına çıkarılması veya bunların gayrimeşru kaynağını gizlemek veya meşru bir yolla elde
edildiği konusunda kanaat uyandırmak maksadıyla, çeşitli işlemlere tâbi tutulması cezai
hüküm altına alınmıştır.

image_pdfimage_print