Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalılar vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde taraflardan gelen olmadığından incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. … Davacı arsa sahibi vekili, taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca 01.07.2003 – 30.11.2008 arası dönem için 65 aylık kira alacağı doğduğunu ileri sürerek, şimdilik 9.000,00 TL'nin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiş, bilahare ıslah dilekçesi ile de dava değerini 28.127,24 TL'ye çıkarmıştır. … 2- Davada hüküm altına alınan gecikme tazminatı, daha önce taraflar arasında görülen Bakırköy …. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin … tarih ve .. Esas, 2007/.. Karar sayılı kararı ile hüküm altına alınan …. tarihleri arası için hesaplanan rayiç kira bedellerinin TÜFE oranlarına göre artırılması suretiyle hesaplanmıştır. Oysa dava konusu gecikilen dönem için esas alınan kira bedellerinin artması söz konusu olabileceği gibi azalması veya aynı kalmasının da söz konusu olabileceği açıktır. Bu itibarla, dava konusu dönem için fiilen tespit edilecek rayiç kira bedellerinin hüküm altına alınması gerekirken TÜFE artış oranına göre hesap yapan bilirkişi raporuna göre hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
Devamı...

Taraflar arasındaki tapu iptali tescil ve alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. … Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre, davacı yüklenicinin sözleşme gereğince kendisine isabet edecek bağımsız bölümlerin tapusunu ve cezai şartı talep edilebilmesi için öncelikle anahtar teslimi verilmesi gereken bağısız bölümlerin yapı kullanma izin belgesinin davacı yüklenici tarafından alınması gerektiği, mahkemece bu hususta kendisine verilen uygun süreye rağmen bu edinimini yerine getiremediği, kaldı ki inşaat ruhsatının davacı yüklenici adına olması gerekirken davalı arsa sahibi adına inşaat ruhsatının alınması ve davalı arsa sahibinin de buna muvafakat etmemesi nedeniyle taşınmazları yüklenicinin sattığı ve satış bedelini aldığı yönündeki savunması ve tapu kaydının 3. şahıslara davalı arsa malikince devredilmiş bulunması, celp edilen tapu kayıtlarının ve dinlenen tanık anlatımlarının davalının savunmasını doğrulamış bulunması nedeni ile davalı arsa sahibinin ve ruhsat sahibinin M.K'nın 2. maddesi gereğince kötü niyetinden söz etmek mümkün olmayacağından ve inşaatın yapı kullanma izin belgesinin davacı tarafından alınmasının artık olanaklı bulunmaması nedeni ile davacının tapu iptali tescil, bedel ve cezai şartı isteyemeyeceği, ancak imalat bedellerini talep edebileceğinden ve bu yönde davası bulunmaması nedeni ile dava kanıtlanamadığından davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı yüklenici … vekili temyiz etmiştir. … Mahkemece, karar gerekçesinde arsa sahibince vekaletname verilmemesi nedeniyle yüklenici tarafından yapı kullanma izin belgesinin alınamayacağı belirtilmiştir. Taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerdendir. Bu nedenle, davacı yüklenicinin inşaatı anahtar teslimi olarak bitirip, yapı kullanma izin belgesini almış olarak teslim etmemesi nedeniyle cezai şart isteyemeyecektir. … Dosyadaki diğer uyuşmazlık ise sözleşme uyarınca yükleniciye verilmesi gereken bağımsız bölümlerin arsa sahibi tarafından yapılan satışlarının yüklenici adına yapılıp yapılmadığı konusudur. Mahkemece 3, 4, 5, 6, 7 no'lu bağımsız bölümlerin yüklenici adına arsa sahibi tarafından satıldığının kabul edilmiş olması dosyadaki delillere ve oluşa da uygundur. Arsa sahibinin tüm bağımsız bölümleri davacıya devrettiğini savunmuş olması ve yapı kullanma izin belgelerinin alınmamasından dolayı bir talebinin bulunmadığı da gözetilerek, 9 no'lu bağımsız bölüm haricindeki bağımsız bölümler yönünden davanın reddine karar verilmesi doğru olmuştur. Ancak mahkeme tarafından, 9 no'lu bağımsız bölümün arsa sahibinin Kuşadası'ndaki dairesiyle takas edildiği iddiası üzerinde durulmamış, bu konu yeterince araştırılmamıştır. … Bu durumda, mahkemece, dava konusu 9 no'lu bağımsız bölüm ile ilgili olarak, taraflardan davalının takas iddiası konusundaki delilleri de dahil olmak üzere delilleri sorulup, gerekli inceleme ve araştırma yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, hükmün belirtilen nedenlerle bozulması gerekmiştir. …
Devamı...

Taraflar arasındaki sözleşmenin feshi ve tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. … Davacılar vekili, müvekkilleri ile davalı yüklenici şirket arasında imzalanan 15.09.1999 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde, inşaatın 02.04.2001 tarihinde iskan ruhsatı alınmış olarak teslim edileceğinin kararlaştırıldığını, davalının henüz iskan ruhsatını almadığını, daireleri zamanında teslim edilmeyen müvekkillerinin kira kaybına uğradıklarını, ayrıca diğer zararlarının da tazmini gerektiğini ileri sürerek, taraflar arasındaki sözleşmenin münfesih olduğunun tespitini ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 40.000,00 TL'nin davalıdan tahsilini, taşınmaz üzerinde bulunan inşaatın mevcut haliyle teslimini talep ve dava etmiş, ıslah yoluyla tazminat talebini 54.218,00 TL'ye arttırmış, 14.05.2008 tarihli dilekçesiyle, sözleşmenin ileriye etkili olarak fesihini ve müvekkili …. için; 10.000,00 TL eksik iş, 7.050,00 TL kira bedeli,…. için; 22.937,00 TL eksik iş, 28.143,00 TL kira bedeli istediğini bildirmiştir. … Açıklanan bu durum karşısında, mahkemenin ileriye etkili fesih ile birlikte eksik iş bedeli ve kira bedeli istenemeyeceği yönündeki gerekçesi isabetli değildir. Kaldı ki somut olayda, mahkemece ileriye etkili feshin koşullarının oluşmadığı sonucuna varılarak, bu yöndeki istemin reddine karar verilmiştir. Diğer bir anlatımla sözleşme ayakta tutulmuştur. Ulaşılan bu sonuç ile çelişecek şekilde, davacının eksik iş bedeli ve gecikme tazminatı istemlerinin reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. … Bu durumda mahkemece, ilgili Belediye Başkanlığı ile yazışmalar yapılarak binaya iskan ruhsatı verilip verilmediği sorulup, imar işlem dosyası da getirtilerek, mahallinde uzman bilirkişi kurulu refakatinde keşif ve inceleme yapılarak, bina ve bağımsız bölümlerde imar planına ya da mimarı projye aykırılıklar bulunup bulunmadığının, henüz iskan ruhsatı alınmamış ise, tespit edilen aykırılıkların iskan ruhsatı alınmasına engel teşkil edip etmediğinin, tespit edilen aykırılıklar giderilebilecek nitelikte ise bunların giderilmesi için gerekli olan bedel ile davacı arsa sahiplerine düşen bağımsız bölümler ile bina ortak alanlarındaki eksik işlerin ve bunların giderilmesi için gerekli olan bedelin belirlenmesi, bina ortak alanlarındaki eksik işler yönünden arsa sahiplerinin ancak sözleşmedeki payları oranında talepte bulunabileceklerinin gözetilmesi suretiyle, belirlenecek eksik iş bedelinin hüküm altına alınması, gecikme tazminatının kural olarak sözleşmede kararlaştırılan teslim tarihinden, eserin eksiksiz ve ayıpsız olarak sözleşmeye uygun biçimde teslim edildiği tarihe kadar ya da iş sahibinin teslimden önce bağımsız bölümü fiilen kullanmaya başladığı veya üçüncü kişiye kiraya verdiği ya da sattığı tarihe kadar istenebileceği dikkate alınarak, davacılara ait bağımsız bölümlerin, elektirik, su, telefon gibi aboneliklerinin tesis tarihleri de ilgili kurumlardan sorulup bağımsız bölümlerin davacı arsa sahiplerince kullanılmak, bir başkasına kiraya verilmek ya da satılmak suretiyle fiilen teslim alınıp alınmadığının araştırılması, fiilen teslim gerçekleşmiş ise, 02.04.2001 tarihi ile fiili teslim tarihine kadar, fiili teslim gerçekleşmemiş ise, henüz dava tarihi itibariyle iskan ruhsatı da alınmadığı gözönünde bulundurularak, dava tarihine kadar geçen süre için gecikme tazminatı miktarının belirlenmesi ve hüküm altına alınması gerekirken, eksik incelemeye ve yanılgılı gerekçeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir. …
Devamı...

ihalenin davacı üzerinde bırakılmış ve bu yolda belediye encümenince karar alınmış ise de, ayrıca ita amirince ihalenin onaylanması veya iptal edilmesine yönelik işlemler yapılmaksızın yazı ile davacıdan 7 gün içerisinde ihale bedeli ve diğer ödemeleri tamamlamasının istendiği, bu durumda ita amirince onaylanmış bir ihale kararının bulunmadığı, kesinleşmiş bir ihale kararı olmaksızın davacının ihaleden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmediğinden bahsedilemeyeceği gibi ihalenin feshi yoluna da gidilemeyeceği, bu itibarla dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiş, bu karar davalı idare tarafından temyiz edilmiştir.
Devamı...

haksız uygulanan ihtiyati tedbir kararı nedeniyle, daha önceleri tek başına girilen ve kazanılan ihalelerin ancak ortak girişim olarak alınabildiğini, bu sebeple maddi zarar meydana geldiğini ileri sürmüş ise de, bu husus soyut iddia düzeyinde kalmış ve gerekli illiyet kurulamamıştır. İhtiyati tedbir kararı bazı araç tescilleri üzerinde kayden işlenmiş olup, araçların fiilen işletilmesini engelleyen bir durum olmamıştır. Öte yandan davacının bankalardaki para ve hak edişleri ile ilgili bir tedbir kararı verilmemiştir. Hal böyle olunca, HMK'nun 46. maddesi gereğince Devletin sorumluluğu ile ilgili yasal koşullar oluşmadığı, manevi tazminat verilmesini gerektirecek şartların da gerçekleşmediği anlaşıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Devamı...

davacı arsa sahipleri tarafından davalı yüklenici aliyhine arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin ifa edilmemesi nedeniyle gecikme tazminatının tahsili istenmiştir. 6098 sayılı TBK'nın 470. vd maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinin bir türü olan “arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi”, iş sahibinin bir arsanın muayyen bir payının bedel olarak devri veya devri taahhüdü karşılığında, yüklenicinin bir inşa (yapı) eseri meydana getirmeyi taahhüt ettiği, tam olarak iki tarafa borç yükleyen, ivazlı, çift tipli bir karma sözleşmedir. … Her ne kadar 6502 sayılı Yasa'nın 3/l bendi ile tüketici işlemi kapsamına eser sözleşmeleri alınmışsa da, somut olayda olduğu gibi taşınmaza karşılık birden fazla bağımsız bölümü alacak olan arsa sahibinin ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket ettiğinden söz edilemeyeceği, amacının salt kişisel ihtiyaçları için kullanma, tüketme amacını aştığı, Yasa'nın 3/k maddesindeki "tüketici" tanımına uymadığı anlaşılmaktadır. Bünyesinde taşınmaz satış vaadi ve inşaat sözleşmesi olan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde, arsa sahibi açısından güdülen amaç kullanmak için konut edinmek değildir. Güdülen amaç, arsasının değerlenmesini sağlayacak yapının arsa üzerine yapılması ve edinilecek daireleri … satma veyahut kiraya verme sureti ile değerlendirmektir. Bu nedenle, arsa sahibinin arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalarken güttüğü işbu ticari saikinin, 6502 sayılı Yasa'da tanımlanan tüketicinin saikinden farklı olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Yasa'nın amacı, kapsamı, 3. maddesindeki tanımlar bütün olarak okunup değerlendirildiğinde ve taraflar arasındaki sözleşmeye konu işin, üst düzey teknoloji ile gerçekleştirilmesi, kapsamı ve karmaşıklığı da dikkate alındığında Yasa koyucunun, salt kullanma ve tüketme amacıyla yapılan, basit nitelikteki (kullanacağı evi için dolap yaptırmak, badana-boya yaptırmak, şahsi aracını tamir ettirmek…vb.gibi) dar kapsamlı olağan tüketim işlemini konu alan eser sözleşmelerini, 6502 sayılı Yasa'nın 3/l. maddesi kapsamına aldığı ve Tüketici Mahkemeleri'nce bakılmasını öngördüğünün kabulü icap eder. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinin kapsamı, karmaşalığı ve üst düzey teknolojisi gerektirmesi karşısında, bu davaların; dilekçelerin verilmesi, tahkikat ve hüküm aşamaları yönünden daha kısa ve basit şekilde sonuçlandırılmasında yarar görülen basit yargılama usulüne tabi tutulmasının sakıncaları da gözardı edilmemelidir. …
Devamı...

ihale alacaklısının icra mahkemesine başvurusu ihale bedelinin dosyaya yatırılması isteminin yerinde olmadığını belirterek bu işlemin iptali istemine ilişkin olup, borçluların kabul beyanı sonuç doğurmaz. O halde mahkemece yukarda açıklandığı üzere işin esasına girip oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir….
Devamı...

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı kooperatif vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. … Dosya içesindeki tapu kaydı incelendiğinde, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine konu taşınmazın elbirliği mülkiyetine tabi olduğu, arsa sahipleri ile yapılan sözleşmelerden ilkinin 31.12.1998 tarihli olanın arsa paydaşı C.. T.. ile davalılardan A.. Yapı Ltd. Şti. arasında, en son yapılanın ise, H.. B.. ile davalılardan A.. Yapı Ltd. Şti. arasında 16.11.2007 tarihli olduğu, arsa paydaşlarından N.. Belediyesinin 26.07.2006 tarihinde payını dava dışı olan ve davalılardan A.. Yapı Ltd. Şti.'nin ortaklarından olan E.. Y..'a devrettiği, E.. Y.. ile davalı yüklenici arasında sözleşme bulunmadığı, “önemli tasarruf” niteliğinde olan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine en başından itibaren tüm paydaşlar katılmadığı gibi, en son paydaş olduğu düşünülen H.. B..'la 16.11.2007 tarihinde sözleşme yapıldığı, davacılardan R.. D.. ile davalılardan A.. Yapı Ltd. Şti. arasındaki 23.11.2000 tarihli sözleşmenin 8. maddesine göre, daireler 36 ayda tamamlanarak ve bu süreden itibaren üç ay içinde fenni muayene raporu alınmış olarak iskana hazır durumda teslim edilecektir dendiği, bu dava tarihinin ise 12.06.2008 olduğu anlaşılmış olmakla, erken açıldığı anlaşılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır. …
Devamı...

Taraflar arasındaki hakem kurulu kararına itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü…. 4077 sayılı Yasımın 22. Maddesi gereğince: değeri beş yüz milyon liranın altında bulunan uyuşmazlıklarda Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvuru zorunlu olup, bu uyuşmazlıklarda heyetin vereceği kararlar tarafları bağlayacağı, bu kararların ise İcra ve İflas Kanununun ilamların yerine getirilmesi hakkındaki hükümlerine göre yerine getirileceği, Tüketici Sorunları Hakem Heyeti kararlarına karşı yapılan itiraz, üzerine tüketici mahkemesinin vereceği kararın kesin olduğu, değeri beş yüz milyon lira ve üstündeki uyuşmazlıklarda ise tüketici sorunları hakem heyetlerinin verecekleri kararların ancak tüketici mahkemelerinde delil olarak ileri sürülebileceği, kararların bağlayıcı veya delil olacağına ilişkin parasal sınırların ise her yılın Ekim ayı sonunda Devlet İstatistik … 4077 sayılı Yasanın 22. maddesi gereğince kesinlik sınırı … tarihi itibariyle 1.191,52 TL olarak belirlenmiştir. Eldeki davaya konu olan bedelin 3.720,00 TL olduğu gibi Hakem Heyeti kararında bir miktarda belirtilmemiştir dolayısı ile , kararın infaz edilmesi mümkün olmayıp, ancak tüketici mahkemelerinde delil olarak ileri sürebileceği anlaşılmakla, davacının eldeki davayı açmasında hukuki yararı bulunmamaktadır. HMK 114. maddesi gereğince hukuki yarar dava şartı olup, davanın hukuki yarar yokluğu nedeni ile reddi gerekirken, yazılı şekilde karar verillmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma gerektirir….
Devamı...

Taraflar arasındaki tapu kaydındaki şerhin terkini davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı … tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. … Mahkemece, taraflar arasındaki sözleşmenin ifa imkânının kalmadığı, davacılarca sözleşmenin fesh edildiği gerekçesi ile davanın kabulüne, davalılara ait …ada, …ve …parseller üzerindeki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine ilişkin şerhlerin kaldırılmasına karar verilmiştir…. Davada, taraflar arasında düzenlenen 28.11.2011 günlü arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince 29.11.2011 tarihinde tapu kayıtlarına konulan şerhin terkini talep edilmiştir. Sözleşme uyarınca konulan şerhin terkininin istemi sözleşmenin fesh edilmiş olduğu sebebine dayandırılmıştır. Ne var ki; arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinin feshinin âkit taraflarca tek taraflı olarak gerçekleştirebilmesi mümkün olmayıp, mahkeme kararıyla veya taraf iradelerinin birleşmesi ile fesih gerçekleştirilebilir. Somut olayda, fesih konusunda verilmiş bir mahkeme kararı bulunmadığı gibi, tarafların bu yönde mevcut ortak bir iradeleri de yoktur. Sözleşme gereğince konulan şerhin terkinin talep edilebilmesi için öncelikle fesih kararı verilmesi gerektiğinden, terkin talebinin içinde doğal olarak fesih talebinin varlığı da kabul edilmelidir…. Şu hale göre; mahkemece taraflar arasındaki sözleşmenin fesih koşullarının oluşup oluşmadığı toplanacak deliller çerçevesinde değerlendirilerek sonucuna göre şerhin terkini istemi hakkında bir karar verilmesi gerekirken, hatalı yorumla davacıların tek yanlı olarak gönderdikleri ihtarname ile sözleşmenin fesh edildiğinin kabulü suretiyle yazılı şekilde hükme varılması usul ve yasaya aykırı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
Devamı...

Belediyesi'ne ait … üzerinde mevcut pazar yeri içerisinde intifa hakkı karşılığında ekmek üretim tesisi kurulması, dağıtımı ve 16 adet noktaya ekmek büfesi konularak 10 yıl süre ile işletilmesi için  Belediye Meclis Kararı ve Encümen Kararı ile davacılar adına ihale edilen ve Belediye ile yapılan Tesis İşletme Sözleşmesi ve Ekleri'nin Başkanlık Olur'u ile iptal edilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesi'nce; Uyuşmazlık Mahkemesi ve Danıştay kararlarında da vurgulandığı üzere idari sözleşmelerin, idarelerin tek yanlı kamusal yetkiye dayanarak kamu hizmetinin gereklerinin yerine getirilmesi için kamu yararı amacı ile bağıtlanan idareye üstün hak ve yetkiler veren, gerektiğinde tek yanlı değişiklik ve fesih yetkisini de idareye tanıyan sözleşmeler olduğu; kamu idarelerinin özel hukuk alanında akdettiği sözleşmelerin ise idari sözleşme niteliği taşımayıp özel hukuk kurallarına göre düzenlendiği; öte yandan, idarelerce mal veya hizmet alımı için ihaleye çıkılması safhasında ihalenin sonuçlanıp kesinleşmesine kadar geçen aşamada tesis edilen işlemler idari nitelikte kabul edildiği ve bu aşamada ortaya çıkan anlaşmazlıkların çözümünün idari yargı yerlerine ait bulunduğunun; sözleşmenin bağıtlanmasından sonraki aşamada ve ihale önceki aşamaya ilişkin nedenlerle değil de idare ile yüklenici arasındaki sözleşmenin uygulanmasından doğan ve bu bağlamda istenilen zarar için tarafların sözleşmedeki edim yükümlülüklerini ihlal edip etmedikleri inceleneceğinden sözleşme hükümlerine başvurulacak olan bu uyuşmazlığın çözümünün özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerlerine ait bulunduğunun yargısal içtihatlarla kabul edildiği, bu itibarla, uyuşmazlığın ihale sözleşmesinin uygulanmasından kaynaklandığı, sözleşmesinin fesih koşullarının oluşup oluşmadığı incelemesinin özel hukuk hükümlerine göre belirlenecek olması nedeniyle görüm ve çözümünün adli yargının görevinde olup İdare Mahkemesi'nin görevsiz olduğu gerekçesiyle davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15/1-a. maddesi uyarınca görev yönünden reddine karar 
Devamı...

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hüküm süresi içinde davalı vekilince duruşmalı, davacı vekilince duruşmasız olarak temyiz edilmiş ise de, dosya içerisinde tebligat için mürafaa pulu bulunmadığından duruşma isteminin reddiyle incelemenin evrak üzerinden yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. … Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davacının taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirdiği, davalıya isabet eden konutları teslim ettiği, talebinin yerinde olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile B blok 14 no'lu bağımsız bölümde davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline, 515 ve 516 no'lu parsellerde davalı adına olan tapu kayıtlarının iptali ile A,B,C betonarme apartman ve … tesislerinde yönetim planında belirtilen şekilde kullanılmak kaydıyla davacı adına tesciline karar verilmiştir. … Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı BK'nın 81. (6098 sayılı TBK'nın 97.) maddesine göre karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifasını talep eden kimse sözleşmede aksine bir hüküm yoksa, kural olarak kendi borcunu ifa etmedikçe karşı taraftan … edimin ifasını isteyemez. İmar mevzuatına uygun imalat, inşaatın iskân alınabilecek duruma getirilerek fiili ve hukuki yönden eksiksiz olarak arsa sahibine teslim edilmesi anlamını taşır ve sözleşmeye göre iskân alması gereken bir yüklenici iskân alınca kendisine düşen bağımsız bölümlerin arsa payının devrini isteyebilir. Arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmelerinde, ücret, devri kararlaştırılan arsa payıdır (TBK. m. 479). Kural olarak, ücret (arsa payı) sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa (kademeli ferağ öngürülmemişse) işin yapılmasından sonra ödenir (devredilir). Bu durumda, inşaat yapma borcunu yerine getirmeyen yüklenici, arsa sahibinden tapu devrini isteyemez (TBK. m. 97)… Somut olayda, davacı yüklenici iskân ruhsatını almış ise de, davalı arsa sahibi tarafından, bir takım eksik ve ayıplı imalatların giderilmesi için gerekli bedel ile ceza-i şartın tahsili istemiyle davacı yüklenici aleyhinde dava açıldığı savunulmuş olup, yargılama sırasında yapılan yazışmalardan bu hususta davacı yüklenici aleyhine 05.01.2012 tarihinde … Tüketici Mahkemesi'nde dava açıldığı, anılan mahkemenin 20.01.2012 tarihli görevsizlik kararıyla dosyanın asliye hukuk mahkemesine gönderildiği anlaşılmıştır. Davalı arsa sahibinin, bahsi geçen bu davada haklı olduğunun tespit edilmesi halinde, dava konusu edilen eksik ve ayıplı işler ile cezai şart bedeli ödenmeden sözleşmeye uygun olarak teslim olgusunun gerçekleştiği kabul edilemeyeceğinden, davacı yüklenici tescile hak kazanamaz….
Devamı...

arsa sahibi ile yüklenici arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince yükleniciden bağımsız bölüm temlik alan davacıların tapu iptali ve tescil, ikinci kademedeki istek ise tazminat taleplerine ilişkindir. Arsa sahibi ile aralarında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi bulunan yüklenicinin şahsi hakkını üçüncü kişiye temlik etmesi halinde üçüncü kişinin ifa talep edip edemeyeceğinin saptanmasında öncelikle yüklenicinin edimini (eseri meydana getirme ve teslim borcunu) yerine getirip getirmediğinin, ardından sözleşme hükümlerindeki diğer borçlarını ifa edip etmediğinin açıklığa kavuşturulması zorunludur. Davaya konu olayın, temlik işleminin hukuki niteliği, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde yüklenicinin borçlarının neler olduğu ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi hükümleri çerçevesinde incelenip değerlendirilmesi gerekmektedir
Devamı...

Davacı, müteahhit olan davalılardan daire satın aldığını, zemin kattaki dairenin tapusu verildiği halde, bodrum kattaki dükkanın ortak alana dahil olduğunun anlaşıldığını, ayrıca dairenin bulunduğu apartmanın ortak alanlarında eksikler bulunduğunu öne sürerek, tapusu verilmeyen dükkan için 18.000 YTL. alanlardaki eksikler için 2.000 YTL.'nin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Devamı...

Davacı, davalıdan satın aldığı dairenin sözleşmede kararlaştırılan süre içerisinde teslim edilmemesi nedeniyle kira tazminatı isteğinde bulunmuş, davalı; geç teslim olmadığını, satımın dar gelirli aileleri konut sahibi yapmaya yönelik olup taksit ödemelerinin dairenin tesliminden itibaren başlandığını, bu nedenle davacının bir hak kaybının olmadığını beyanla davanın reddini savunmuş ve mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Taraflar arasında düzenlenen 11.7.2006 tarihli sözleşmede dairenin 16 ay içerisinde teslim edileceği kararlaştırılmıştır. Öyle ise mahkemece anılan sözleşmeye göre dairenin tesliminde gecikme olup olmadığı ve gecikmenin sabit olması durumunda ise gecikme süresi belirlenerek bu süreye ilişkin kira kaybına hükmedilmesi gerekirken aksine düşüncelerle ve yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir
Devamı...

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. … 1) Arsa malikleri ile yüklenici arasında imzalanan 06.03.1990 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca iki bodrum kat, üç normal kat ve her katta iki daire olmak üzere 10 dairenin paylaşım oranına göre %40'ının arsa sahibine, %60'ının ise yükleniciye verileceği belirlenmiştir. Bina tamamlanmış olup yüklenici tarafından ortak alan olan bodrumun da hisse satışı ile satıldığı iddia edilmektedir. Bu haliyle dava yüklenici ile arsa sahibi arasında yapılan sözleşme hükümlerine göre çözüleceğinden öncelikle hakları haleldar olacak yüklenicinin davada taraf olarak bulunması gerekmektedir. Bu durumda mahkemece, davacı tarafça yüklenici aleyhine dava açılmasının sağlanması ve açıldığı takdirde iş bu dava ile birleştirilerek bir karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi doğru görülmemiştir
Devamı...

dava konusu taşınmazın yer aldığı …, … Mah. 421. Pafta 1816 Ada 3 parsel sayılı arsa vasfındaki taşınmazın tapu kayıt maliki … olup arsa payı karşılığı konut inşaatı yapımı için 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 51(g) maddesine göre 21.09.1993 tarihinde yapılan ihale sonucu dava dışı müteahhit … tarafından bina inşaa edilmiştir. İnşaat izni H:15.50 md. İrtifa olmasına rağmen yüklenici tarafından ruhsata aykırı olarak kaçak 4. normal kat yapıldığı bu nedenle 3194 sayılı İmar Kanununun 32. maddesine göre yıkım kararı bulunduğu ve davacı tarafça dava konusu edilen 11. Nolu dairenin de kaçak konumunda olduğı anlaşılmaktadır.
Devamı...

İ.İ.K.'nun 106-144. maddelerinde paraya çevirme ile ilgili hükümler yer almış, aynı Kanunun 129. maddesinin satış kararı tarihi itibariyle uygulanması gereken hükmüne göre; arttırma bedelinin, malın tahmin edilen kıymetinin yüzde ellisini bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan diğer alacaklar o malla temin edilmişse bu suretle rüçhanı olan alacakların mecmuundan fazla olması ve bundan başka paraya çevirme ve paraların paylaştırılması masraflarını aşması zorunludur. Bu durumda satış bedelinin, tüm icra masraflarını değil, paraya çevirme ve paylaştırma giderlerini geçmesi gerektiğinin hüküm altına alındığı görülmekte, satış talebinden ihale tarihine kadarki paraya çevirme ve paylaştırma giderlerinin hesaplamada dikkate alınması gerekmektedir. Satışı istenen taşınmazın kıymetinin takdiri hakkındaki İİK’nun 128. maddesi paraya çevirme başlığını taşıyan III. bölümde bulunmaktadır. Bu nedenle taşınmazın kıymetinin belirlenmesi için yapılan keşif ve bilirkişi masraflarının da tıpkı ilân giderleri gibi paraya çevirme masrafı olarak kabulü gerekir…. Somut olayda, aynı ilan ile 4 ayrı taşınmazın satışa çıkarıldığı, toplam satış masrafı 6769,58 TL olup yukarıdaki ilke uyarınca yapılan oranlama ile şikayete konu taşınmaza düşen masraf miktarının 3.574, 33 TL olduğu, buna göre ihale bedelinin, muhammen bedelin %50'sine, satış masraflarından bu taşınmaza isabet eden miktarın ilave edilmesi ile oluşan rakamı karşılamadığı, dolayısıyla satışın İİK.nun 129.maddesi koşullarına uygun olarak gerçekleştirilmediği görülmektedir…. O halde, mahkemece, ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken, istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir….
Devamı...

Satıcının yüklenici olması halinde uyuşmazlığın 4077 Sayılı Yasa kapsamında olduğu ve Tüketici Mahkemesinin görevli olduğu kuşkusuzdur. Bu durumda, mahkemece, davalıların murisi ile arsa sahipleri arasındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesi ibraz ettirilmeli, davacıların murisine satılan dairenin yükleniciye düşen daire olup olmadığı saptanmalı, şayet uyuşmazlık konusu daire davalıya düşen daire olup, yüklenici tarafından satılmış ise satıcının yüklenici olduğu ve uyuşmazlığın 4077 Sayılı Yasa kapsamında kaldığından bunun sonucu Tüketici Mahkemesinin görevli olduğu kabul edilmelidir.
Devamı...

Bina İnşaat Sınıflarının Tesbiti” başlığı altında verilen hüküm dikkate alındığında, mesken binası ve garaj binasının raporda ayrıca gösterilen mahal listesine göre yapı sınıfının ağırlıklı olarak, 3. sınıfa girdiğinden; “Bina İnşaat Sınıflarının Tespitine Dair Cetvel”e göre, mesken olarak kullanılan bina ile garaj binasının 3'üncü sınıf inşaat olarak takdir edildiği, 2011 yılında betonarme karkas olarak inşa edilen dava konusu binaların, dava tarihi olan 2014 yılı itibarıyla 3 yaşında olduğu ve (0-3) yaş arası için Aşınma Payı Oranının % 4 alınacağı, dava konusu taşınmazın bedelinin tespitinde, mülkiyeti Hazine’ye ait ham toprak niteliğindeki 350 m² yüzölçümlü parsel ve üzerindeki taşınmazın 2014 yılı itibarıyla bedelinin; mesken için 84.110,40-TL, garaj için 3.824,00-TL ve arsa için 2.275,00-TL olarak hesaplandığı, bilirkişi incelemesi sonucu tespit olunan tahmini bedelin idarece belirlenen tahmini bedelden daha düşük olduğu görüldüğünden, davacının tahmini bedele ilişkin iddialarının yerinde olduğu sonucuna varılmış olup, davacının belirlenen tahmini bedele itirazının reddine ilişkin dava konusu işlemde ve bu bedel üzerinden yapılan dava konusu ihale işleminde hukuka uygunluk görülmediği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiş, bu karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Devamı...

Taraflar arasındaki sözleşmenin iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı mahkemenin görevsizliğine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı … vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. … Mahkemece, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklandığı, 6502 Sayılı Yasa hükümlerine göre Tüketici Mahkemesi'nin görevli olduğu gerekçesiyle, mahkemenin görevsizliğine ve dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiştir…. Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6502 Sayılı Yasa'nın 3/l bendi ile tüketici işlemi kapsamına eser sözleşmeleri de alınmışsa da, somut olayda olduğu gibi arsasına karşılık bağımsız bölüm alacak olan arsa sahibinin salt kişisel tüketim amacından söz edilemeyeceği, bu amacın tüketim ihtiyacını aştığı, Yasa'nın 3/k maddesindeki "tüketici" tanımına uymadığı anlaşılmaktadır. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi, taşınmaz satış vaadi ve inşaat sözleşmesini birlikte kapsayan karma bir sözleşmedir. Bu sözleşmede arsa sahibinin tek amacı kullanmak için konut ihtiyacını gidermek değildir. Başlıca amaçlarından birisi de arsasına değer katacak yapının inşaa edilmesidir. Bu durum, 6502 sayılı Yasada açıklanan tüketicinin amaçlarından farklıdır. İşbu sözleşmeye konu işin, üst düzey teknoloji gerektirmesi, kapsamı, karmaşıklığı dikkate alındığında yasa koyucunun salt kullanma ve tüketim amacıyla yapılan, basit nitelikteki, dar kapsamlı olağan tüketim işlemini konu alan eser sözleşmelerini, 6502 sayılı Yasa'nın 35/l maddesi kapsamına aldığı ve tüketici mahkemesince bakılmasını öngördüğünün kabulü icap eder. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ile ilgili davaların kapsamı ve karmaşıklığı dikkate alınarak, basit yargılama usulüne tabi tutularak kısa ve basit bir şekilde sonuçlandırılmasının sakıncaları da dikkate alınmalıdır. Buna göre, işbu uyuşmazlık, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden …/…… kaynaklanan tazminatın tahsili istemini içermesi karşısında, davaya genel mahkeme olarak Asliye Hukuk Mahkemesinin bakması gerekirken, yanılgılı gerekçeyle Tüketici Mahkemesinin görevli olduğuna karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir….
Devamı...

İİK'nun 133. maddesi gereğince işlem yapılmış olması, aynı Kanun'un 134. maddesine göre yargılama yapılmasını engellemez. Alıcının sorumluluğunu doğuran İİK'nun 133. maddesi hükmü uyarınca, icra müdürlüğünce ihale kararının kaldırılmış olması, farklı kuralları ve hukuki sonuçları içeren aynı Kanun'un 134. maddesine dayanılarak açılan ihalenin feshi davasının incelenmesine engel teşkil etmez ve kesin hüküm oluşturmaz. İİK'nun 133 ve 134. maddelerindeki fesihler, ayrı sebeplere bağlı olup, farklı hukuki sonuçlar doğurur…. O halde mahkemece, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 26. maddesinde düzenlenen taleple bağlılık ilkesi gereğince, İİK'nun 134. maddesi kapsamında inceleme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile hüküm tesisi isabetsizdir….
Devamı...

satış bedelinin tüm icra masraflarını değil, paraya çevirme ve paylaştırma giderlerini geçmesi gerektiğinin hüküm altına alındığı görülmekle, satış talebinden ihale tarihine kadarki paraya çevirme ve paylaştırma giderlerinin hesaplamada dikkate alınması gerekmektedir. Bu durumda, satış talebi ile ihale tarihi arasındaki yediemin ücretinin menkulün paraya çevirme giderlerine dahil olduğu kabul edilerek, artırma bedelinin hesaplanmasında dikkate alınması zorunludur…. Somut olayda alacaklı tarafça … İcra Müdürlüğü'nün 2014/1116 Esas sayılı dosyasından ….. plaka sayılı …. şasi nolu aracın satılarak paraya çevrilmesinin istendiği, satışı istenen menkulün muhammen değerinin 24.000 TL olarak belirlendiği anlaşılmıştır. 13.08.2015 tarihli 1. arttırmada söz konusu menkulün 13.500 TL bedel ile elektronik ortamda teklif veren üçüncü kişiye ihale edildiği, bu haliyle ihale bedelinin, gazete ilanı için sarf edilen 1937,80 TL giderin eklenmesi halinde oluşan miktarı dahi karşılamadığı anlaşılmaktadır. Kaldı ki, paraya çevirme giderlerine satış yolluğu, bilirkişi masrafı ve tebligat giderlerinin de ilavesi gerekir. İİK'nun 115. maddesi gereğince, bu husus tek başına ihalenin feshi nedeni olduğundan mahkemece re’sen gözetilmelidir…. O halde mahkemece yukarıda açıklanan nedenlerle ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir….
Devamı...

İİK'nun 134/2.maddesi uyarınca ihalenin feshi talebinin reddine karar verilmesi halinde mahkeme davacıyı feshi istenilen ihale bedelinin yüzde onu oranında para cezasına mahkum eder. Yasanın bu hükmü emredici nitelikte olup kamu düzenine ilişkin bulunduğundan mahkemece re’sen uygulanmalıdır. Hukuk Genel Kurulu'nun 06.10.2004 tarih ve 2004/1-433 esas sayılı kararında da benimsendiği üzere kamu düzenine aykırılıkta aleyhe bozma ilkesi nazara alınamayacağından, mahkemece işin esası incelenerek, istemi esastan reddedilen davacının para cezasına mahkum edilmesi gerekirken, bu hususun gözardı edilerek olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi yasaya aykırı bulunmuştur….
Devamı...

Taşınmazlar, şikayetçi ihale alıcısı tarafından ihale bedelinin yatırılmaması üzerine, İİK'nun 133/1. maddesi uyarınca ihale kararı geri alınıp tek bir satış günü belirlenmek suretiyle tamamlayıcı ihale ile satılmamış olduğundan, başka bir anlatımla, yeni bir satış kararına dayalı olarak 1. ve 2. satış günü belirlenerek ayrı bir ihale ile satıldığından, ilk ihale alıcısı olan şikayetçinin, iki ihale bedeli arasındaki farktan sorumluluğu bulunmamaktadır.
Devamı...

Somut olayda,… ili,… ilçesi, 93 ada, 1 parsel, 5 numaralı bağımsız bölümde kayıtlı taşınmazın satış bedelinin muhammen bedelinin üzerinde olduğu, Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre satış bedelinin muhammen bedelin yüzde yüzünün üstünde olması halinde zarar unsuru gerçekleşmeyeceğinden, şikayetçinin İİK'nun 134/8. maddesi uyarınca ihalenin feshini istemekte hukuki yararının olmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle İİK'nun 134. maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesinde işin esasına girilmeden ihalenin feshi talebinin reddi halinde şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilemeyeceği öngörülmekle, mahkeme kararının hüküm fıkrasının 2 numaralı bendinde şikayetçi aleyhine hükmedilen ihale bedelinin %10'u oranında para cezasının, muhammen bedelin altında satışı gerçekleşen… ili, … ilçesi, 93 ada, 1 parsel, 7 numaralı bağımsız bölümde kayıtlı taşınmaza hasren olduğunun tabii bulunmasına; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan kararda yazılı gerekçelere göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun mahkeme kararının İİK. 366. ve HUMK. 438. maddeleri uyarınca (ONANMASINA), alınması gereken 29,20 TL temyiz harcından, evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın temyiz edenden tahsiline, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18/01/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi….
Devamı...

ihalenin feshi talebinin reddine karar verilmesi halinde mahkeme davacıyı feshi istenilen ihale bedelinin yüzde onu oranında para cezasına mahkum eder. Yasanın bu hükmü emredici nitelikte olup kamu düzenine ilişkin bulunduğundan mahkemece re’sen uygulanmalıdır. Hukuk Genel Kurulu'nun 06.10.2004 tarih ve 2004/1-433 esas sayılı kararında da benimsendiği üzere kamu düzenine aykırılıkta aleyhe bozma ilkesi nazara alınamayacağından, mahkemece ihalenin feshi istemi reddedilen davacı aleyhine para cezasına hükmedilmesi gerekirken, bu hususun gözardı edilerek olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi yasaya aykırı bulunmuştur….
Devamı...

İİK.nun 134/2. maddesi uyarınca ihalenin feshi talebinin reddine karar verilmesi halinde mahkeme davacıyı feshi istenilen ihale bedelinin yüzde onu oranında para cezasına mahkum eder. Yasanın bu hükmü emredici nitelikte olup kamu düzenine ilişkin bulunduğundan mahkemece re'sen uygulanmalıdır. Hukuk Genel Kurulu'nun 06.10.2004 tarih ve 2004/1-433 esas sayılı kararında da benimsendiği üzere kamu düzenine aykırılıkta aleyhe bozma ilkesi nazara alınamayacağından, mahkemece ihalenin feshi istemi reddedilen borçlu aleyhine para cezasına hükmedilmesi gerekirken, bu hususun gözardı edilerek olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi yasaya aykırı bulunmuştur….
Devamı...

ihalenin feshi talebinin reddine karar verilmesi halinde mahkeme davacıyı feshi istenilen ihale bedelinin yüzde onu oranında para cezasına mahkum eder. Yasanın bu hükmü emredici nitelikte olup kamu düzenine ilişkin bulunduğundan mahkemece re’sen uygulanmalıdır. Hukuk Genel Kurulu'nun 06.10.2004 tarih ve 2004/1-433 esas sayılı kararında da benimsendiği üzere kamu düzenine aykırılıkta aleyhe bozma ilkesi nazara alınamayacağından, mahkemece ihalenin feshi istemi reddedilen davacı aleyhine para cezasına hükmedilmesi gerekirken, bu hususun gözardı edilerek olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi yasaya aykırı bulunmuştur….
Devamı...

İİK'nun 133. maddesi gereğince işlem yapılmış olması, aynı Kanunun 134. maddesine göre yargılama yapılmasını engellemez. Alıcının sorumluluğunu doğuran İİK'nun 133. maddesi hükmü uyarınca, icra müdürlüğünce ihale kararının kaldırılmış olması, farklı kuralları ve hukuki sonuçları içeren aynı Kanunun 134. maddesine dayanılarak açılan ihalenin feshi davasının incelenmesine engel teşkil etmez ve kesin hüküm oluşturmaz. İİK'nun 133 ve 134. maddelerindeki fesihler, ayrı sebeplere bağlı olup, farklı hukuki sonuçlar doğurur…. O halde mahkemece İİK'nun 134. maddesi kapsamında inceleme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile hüküm tesisi isabetsizdir….
Devamı...

şikayetçi borçluya satış ilanı, usulüne uygun tebliğ edildiğine ve bu husus mahkemenin de kabulünde olduğuna göre, 10.02.2015 tarihli ihaleye yönelik 05.03.2015 tarihinde yapılan ihalenin feshi isteminin yasal yedi günlük süreden sonra yapılmış olması nedeni ile davanın süre aşımından reddine karar verilmesi ve işin esasına girilmediğinden para cezasına mahkum edilmemesi gerekirken, borçlunun ihale bedelinin %10'u oranında para cezasına mahkum edilmesi isabetsizdir. Mahkeme kararının bu nedenle bozulması gerekir ise de, mahkemenin red kararı sonucu itibariyle doğru olduğundan ve para cezasına ilişkin yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir….
Devamı...

icra müdürlüğünce yukarıda yapılan açıklamalara uygun olarak, iptal edilen takipte, ihale bedelinin alacaklıya ödenmemesine ilişkin işleminde yasaya aykırılık bulunmayıp, niza çözülünceye kadar ipotekli taşınmaz üzerindeki teminat ihale bedeli üzerinde devam edeceğinden, ihale bedelinin ne alacaklıya, ne de borçluya ödenmesi söz konusu olmayıp, mahkemece istemin reddi yerine kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup kararın bu nedenle bozulması gerektiğinden Dairemizin zuhule dayanan önceki bozma kararının kaldırılarak yukarıda açıklanan nedenlerle ve değişik gerekçe ile kararın bozulması gerekmiştir…
Devamı...

mahkemece, birden fazla alacaklı bulunması ve ihale bedelinin alacağı karşılamaması nedeniyle, İİK.nun 140. maddesi gereğince, icra müdürlüğünce sıra cetveli yapılmasına karar verilmesi gerekirken, şikayetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. …
Devamı...

Takip alacaklısının taşınmazı ihale ile satın alması ve kendisinden önce gelen başka alacaklı bulunmaması halinde, alacağı oranında satış bedelini ödemekten kaçınabileceği, "satış bedelini, alacağına mahsup edebileceği", satışa çıkarılan taşınmazın takip alacaklısı tarafından alacağına mahsuben alınmak istemesi ve taşınmaz üzerinde alıcının yaptığı takip nedeniyle koydurduğu hacizden önce konulmuş, başkaca haciz bulunması halinde ileride sıra cetveli yapılması gerekeceğinden ve henüz sıra cetveli yapılmamış olduğundan, takip alacaklısının alacağının ihale bedelini karşılayıp karşılamadığı saptanıp ve dolayısıyla takip alacaklısı aleyhine fark doğduğu tespit edilmeden takip alacaklısı olan ihale alıcısına ihale bedellerini yatırması için süre verilmesi yönündeki icra müdürlüğü kararı doğru değildir…. O halde mahkemece, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile aksi yönde hüküm tesisi isabetsizdir….
Devamı...

Birden fazla alacaklı bulunması ve ihale bedelinin alacağı karşılamaması nedeniyle, iik.nun 140. maddesi gereğince icra müdürlüğünce sıra cetveli yapılması gerektiğine karar verilmesi gerekir
Devamı...

satış bedelinin muhammen bedelin yüzde yüzünün üstünde olması halinde zarar unsuru oluşmayacağından, ihalede zarar unsurunun gerçekleşmediğinin kabulü gerekir. Her ne kadar somut olayda, feshi istenilen ihaleye konu olan taşınmazın satış bedeli muhammen bedelinin yüzde yüzünün üzerinde satıldığı, dolayısıyla satış bedelinin taşınmazın muhammen bedelinin üzerinde olduğu anlaşılmış olsa da satış ilanı ve kıymet takdiri tebliğinin de usulsüz olduğu ve şikayetçinin kıymet takdirine itiraz ettiği görülmektedir. O halde mahkemece, fesih nedeni olarak ileri sürülen kıymet takdirine ilişkin itirazı konusunda uzman bilirkişi marifeti ile keşif yapılmak suretiyle incelenerek, taşınmazın tespit edilecek değerinin, ihalede esas alınan muhammen bedelin üzerinde olması halinde ihalenin feshine karar verilmesi, muhammen bedelin altında olması halinde ise zarar unsuru oluşmayacağından ihalenin feshi isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile şikayetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
Devamı...

taşınmazın ihale şartnamesinde belirtilen usul ve koşullarla yukarıda belirtilen Kanun hükümlerine uygun olarak ihaleye çıkarıldığı ve  nihaî pazarlık görüşmelerinin yapıldığı, değer tespit komisyonu ile ihale komisyonunun oluşumunun Kanun'a uygun olduğu, danışmanlık hizmeti veren firma tarafından ekspertiz değeri ve tasfiye değeri metotları uygulanarak değerleme raporu hazırlandığı, bu değerleme raporunda tasfiye değeri yöntemi uygulanmasıyla bulunan 11.949.550,32-TL'nin referans değer olarak alındığı, son teklif verme tarihi itibarıyla 3 teklif alındığı, yapılan nihaî pazarlık görüşmeleri sonucunda tekliflerin sırasıyla; 12.020.000-TL, 11.900.000-TL ve 8.650.000-TL olduğu, ihale komisyonunun kararıyla taşınmazın en yüksek teklif sahibine ihale şartnamesi çerçevesinde satılmasına, anılan teklif sahibinin satış sözleşmesini imzalamaktan imtina etmesi veya diğer yükümlülüklerini yerine getirmemesi hâlinde geçici teminatın irat kaydedilerek ihalenin iptal edilme dava kararı
Devamı...

gayrimenkulün davacıya satışına ilişkin ihalenin ita amirince onaylanmayarak iptal edilmesine ilişkin davalı idare işleminin iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesi'nce; anılan ihalenin 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu'nun 45. maddesi uyarınca açık teklif usulü ile yapıldığı, ihaleye davacı dahil iki kişinin iştirak ettiği ve  yapılan ihalenin 152.000 TL bedel üzerinden davacı uhdesinde kaldığı, yerel gazetede, ihale konusu taşınmazın köy sakinleri tarafından mesire alanı olarak kullanıldığı ve üzerinde 70-80 tane çınar ağacı olduğu, taşınmazın satışından köy sakinlerinin haberi olmadığı, internetten duydukları yönünde haber yayımlandığı ve Mahallesi muhtarı tarafından davalı idareye verilen dilekçeyle, gazete haberindeki aynı sebepler belirtilerek ihalenin kesinleşmemesi için talepte bulunulduğu, bunun üzerine ihale kararının ita amiri tarafından onaylanmayarak iptal edilmesi üzerine bakılan dava
Devamı...

Arazi Toplulaştırma Uygulama Yönetmeliği
Devamı...

şikayete konu …numaralı taşınmazlar üzerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle kıymet takdirine itiraz değerlendirilip, yerinde görülmesi halinde ihalenin feshine, aksi halde istemin reddine karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yazılı gerekçe ile bu yöndeki şikayetin reddi isabetsizdir…. Öte yandan; İİK’nun 106-144. maddelerinde paraya çevirme ile ilgili hükümler yer almış olup, aynı Kanun'un 129. maddesine göre, artırma bedelinin malın tahmin edilen bedelinin, yüzde ellisini bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan diğer alacaklar o malla temin edilmişse, bu suretle rüçhanı olan alacakların mecmuundan fazla olması ve bundan başka paraya çevirme ve paraların paylaştırılması masraflarını aşması gerekir. Bu durumda satış bedelinin, tüm icra masraflarını değil, paraya çevirme ve paylaştırma giderlerini geçmesi gerektiğinin hüküm altına alındığı görülmekte, satış talebinden ihale tarihine kadarki paraya çevirme ve paylaştırma giderlerinin hesaplamada dikkate alınması gerekmektedir. Satışı istenen taşınmazın kıymetinin takdiri hakkındaki İİK.nun 128. maddesi paraya çevirme başlığını taşıyan III. bölümde bulunmaktadır. Bu nedenle taşınmazın kıymetinin belirlenmesi için yapılan keşif ve bilirkişi masraflarının da tıpkı ilan giderleri gibi paraya çevirme masrafı olarak kabulü gerekir…. Bu durumda 104 ada 16 parsel sayılı taşınmazın ihalesinin bu nedenle feshi gerekir…. O halde mahkeme kararının yukarıda yazılı her iki nedenle bozulması gerekirken, Dairemizce sair temyiz itirazlarının yerinde görülmeyerek, sadece 16 parsel sayılı taşınmazın ihale bedelinin İİK'nun 129. maddesi koşullarına uygun olmadığı ve bu taşınmaz yönünden ihalenin feshinin gerektiği sebebiyle bozulması eksik olduğundan, borçlunun karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir…
Devamı...

6502 sayılı Yasa'nın 70/2 maddesinde ifade edildiği üzere, kesinleşen Tüketici Hakem Heyeti kararının İİK 38. maddesinde belirtilen ilam niteliğini haiz belge niteliğinde bulunmasına göre, bu belgeye istinaden icraen infaz edilen alacak nedeniyle istirdat davası açılması mümkün değildir. Yerel mahkemece, açıklanan yasal düzenlemelere göre istirdat davasının reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bu yönden karar yürürlükteki hukuka aykırı bulunduğundan kararın kanun yararına bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
Devamı...

belediye encümeni kararı ile; taşınmazların satış ihalesinin iptaline, davacının yatırmış olduğu % 6 oranındaki kat'i teminatın belediye adına irat kaydedilmesine ve bir yıllığına yasaklı firma ilan edilmesine karar verildiği, anılan kararın iptali istemiyle bakılan dava
Devamı...

Asliye Ticaret Mahkemesince verilen takibin durdurulması yönündeki tedbir kararı, ihalenin kesinleşmesi üzerine taşınmazın tahliyesi için İİK.'nun 135. maddeye göre işlem yapılmasına engel değildir. Öte yandan, menfi tespit davasının kabulü halinde bile söz konusu kabul kararı kesinleşen ihale açısından herhangi bir hukuki sonuç doğurmayacaktır.
Devamı...

hale konusu menkulleri alacağa mahsuben aldığını, ihale kesinleştiğinden menkullerin teslimini talep ettiği, ancak, icra müdürlüğünce, ihale konusu menkuller hakkında açılan istihkak davasının kabul edilerek hacizlerin kaldırılması nedeniyle teslim talebinin reddedildiğini belirterek işlemin iptali istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, istihkak davası sonunda icra mahkemesince haciz kaldırıldığı gerekçesi ile şikayetin reddine
Devamı...

minibüs hattının 05.11.2009 tarih ve 2009/337 sayılı Belediye Meclisi kararı ile ihaleye çıkarılmasına karar verildiği, 08.12.2009 tarihinde talipli çıkmadığından ihalenin yapılamadığı, 22.12.2009 tarihine ertelenen ihaleye yine katılım olmaması üzerine 2886 sayılı Kanun'un 49. maddesi uyarınca pazarlık usulü ile ihale kararı alındığı, ancak yine talipli çıkmadığından hat ihalesinin iptaline karar verildiği, bilahare Burhaniye Belediye Meclisi'nin 04.03.2010 tarih ve 2010/93 sayılı kararıyla yeniden ihaleye çıkılmasına karar verildiği, bu karar üzerine Belediye Encümeni'nin 16.03.2010 tarih ve 2010/231 sayılı kararıyla 06.04.2010 tarihinde tekrar ihaleye çıkılmasına karar verildiği, 06.04.2010 tarihinde yapılan ihaleyi S.S. F1 Kooperatifi'nin alması ve bu Kooperatif ile sözleşme imzalanması üzerine bakılan dava
Devamı...

köyü tüzel kişiliği tarafından kahvehane olarak kullanıldığından bahisle 6360 sayılı Kanunun 1. geçici maddesinin 2. fıkrası uyarınca davacı belediye adına 1.064,36-TL ecrimisil tahakkuk ettirlmesine ilişkin
Devamı...

tarımsal amaçlı kooperatiflerce yapılacak ihalelerde uygulanacak usul ve esasları belirlemek amacıyla yukarıda yer verilen 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'na Tabi Tarımsal Amaçlı Kooperatiflerce Yapılacak Alım ve İhalelerde Uygulanacak Usul ve Esaslar'ın uygulamaya konulduğu, bu düzenlemede görüleceği üzere, idarenin yapacağı ihalelerde rekabetin oluşmasını sağlayacağı ve herhangi bir gerçek ve tüzel kişiyi imtiyazlı hâle getirerek eşitlik ilkesinin bozulmasına yol açmayacağı kuralına yer verildiği, "Bakan Olur'u" ile getirilen şart ile sayma yoluyla belirtilen illerde faaliyet gösteren tarımsal amaçlı kooperatiflerden herhangi birisinin ihalesini almayan firmaların diğer illerde açılan aynı konudaki ihalelere istekli olarak girmelerinin engellendiği, yukarıda sayılan illerde bulunan kooperatif ihalelerine katılım olmaması nedeniyle iptal edilmesinin önüne geçilmesi için bir dizi önlem veya yaptırımların tesis edilmesinin gerekliliğinde herhangi bir tereddüt bulunmadığı, bu konuda katılımın az olduğu anılan iller için teşvik primi vb. uygulamalar yürürlüğe konulmak suretiyle bu yerlerin ihalelerine katılımın cazip hâle getirilebileceği, ancak, alınacak önlem veya yaptırımlar ile bu illerin ihalelerine katılmayan ve sadece diğer illerin ihalelere katılmak isteyenler yönünden kısıtlılık getirilmesinin hukuk ve hakkaniyetle bağdaşmayacağı, bu itibarla dava konusu işlemin hukukun temel ilkelerinden olan eşitlik ve rekabetin sağlanması ilkelerine açıkça aykırı olduğu görüldüğünden, "Bakan Olur'u" ile uygulamaya konulan işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu
Devamı...

Hazineye ait 100,00 m²'lik taşınmazın baz istasyonu kurmak suretiyle fuzulen işgal ettiğinden bahisle Hazine Taşınmazlarının İdaresi Hakkında Yönetmeliğin 85.maddesi uyarınca 58.500,00 TL ecrimisil tahakkuk ettirilmesine ilişkin
Devamı...

2886 sayılı Devlet İhale Kanunu'nun 57. maddesi uyarınca ihale kararının Belediye Encümeni kararıyla davacıya bildirildiği tarihten itibaren 15 gün geçmesine rağmen ihale bedelinin süresinde yatırılmadığı, ihalenin yapıldığı, Sosyal Güvenlik Kurumu lehine taşınmaz üzerine haciz kaydının .. tarihinde işlendiği, tapu kayıtlarının aleniyeti gereği davacının taşınmaz üzerindeki haczi bilmesinin mümkün olduğu, dava konusu
Devamı...

başlatılan yol yapım çalışmaları esnasında bozulduğu ve geçen süreye rağmen tahribatın giderilmediğinden bahisle, uğranılan ürün kaybı zararlarına karşılık (ıslah sonrası) 13.266,00.-TL maddi zararın; zararın meydana gelmesinde davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle idareye başvuru tarihinden  itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan dava
Devamı...